Forum sayfasının gizli köşelerinde harika şiirler yazarak atışan İnci’yi, Osmanlı’yı, İsmail25’i Dadaş’ı, Kanuni’yi, Kömürcüoğlu’nu, Sefilî’yi, Zekeriyya Hoca’yı buraya davet ediyoruz.
Lütfen şiirinizi mesaj bölümüne yazın. Onaylanıp yayınlansın. Atışma bu sayfadan mesaj şeklinde devam etsin de millet okusun.
Haydi Yâ Allah.
Ervâh-ı ezel’den çıktım da yola,
?
Bu yazıyı derecelendirmek için tıklayın!
[Toplam: 0 Ortalama: 0]
Gün gelir can ayrılır bedenden,
Sonra ten ayrılır o bedenden,
Sakın ola vazgeçme sen senden,
Dön bir bak bu yatanlar hep senden,
çağın geçti kurumakta pınarın
ömür biter ben aslıma dönerim
yıllar boyu aşk oduna yanarım
sade feryat çıkar külün içinde
der ismail kollarına girerler
iyneden ipliye hesap sorarlar
kılı kırka böler kırka yararlar
ne manalar çıkar kılın içinden
sefili der baş köşede oturur
yavaş yavaş günlerini bitirir
seni bu dünyadan siler götürür
nice insan devreylemiş yılın içinden
kefensiz kalkarsın yoktur elbisen
içinde endişe gam dolu tasan
eyer menziline ulaşamasan
çıkamasın kalma kalın içinden
günden güne gözlerini yaşlarsın
sebep neki sen günaha balarsın
utanmadan vucudunu haşlarsın
günah sevap çıkar felin içinden
gözlerime kara toprak dolanda
karıncalar saçlarımı yolanda
bin bir ayak bir araya gelende
yeni bir hal başlar halın icinden
gün gelir ki bu hesaba bakılır
cinli canlı yer altına sokulur
zaman dolar dağlar taşlar yıkılır
gör bakki neler var yelin içinden
imtihan oluruz goca cihanda
eceli bekleriz bizler her anda
mahşer meydanıda ulu divanda
müminler seçilir kulun içinden
huraf sözlere sakın aldanma
medet umulurmu falın icinden
kabeye gitmeye ben can atarim
mevlam cıkarmasın yolun icinden
bu kahvede sazı gördüyüm zaman
şiirler dökülür dilin içinden
ben kendi kendi şaiir sanarken
ne şairler cıktı elin içinden
Ne gam ne keder göz yaşın silene,
Kar onun yağmur sel onundur bilene,
Mülk Onun mal Onundur ondan kimene,
Veren O alan O âlemde bilene,
Yine köyümüzden bir haber geldi
Dediler Susuzu sel aldı gitti
Şimşek sedaları dağları deldi
Mısır patatesi yel aldı gitti.
Adı susuzdur amma hikmetinden sual olunmaz,
Yağmur yağar sel olur akar karşısında durulmaz
Aldatma kendini susuzun dereye bend vurulmaz
Susuzun kaderi o bend ile yeniden yazılmaz,
Hamdülillah can kaybı yok, geçmiş olsun
Bahar erir kar çağlar akar dereler,
Çimende çiçek açar kokulu tereler,
İnciden ayrı düşeni gurbet yareler,
Sıcakta çayırı biçene selam olsun,
Çeşmelerden zemzem akar
Geceleri sümbül kokar
Gönülleri nurla yıkar
Sefa geldin ey Ramazan
bir alem seni yaşamak
gönül almak yara sarmak
atmış çeşme otuz ırmak
hoş geldin şeri ramazan
Ayların sultanı sensin
Bir su ver ki odum sönsün
Mağfiretler sele dönsün
Sefa geldin ey Ramazan
Huzur Rahmet ve Bereket
Sefa geldin ey Ramazan
Ulu gaye sonsuz hikmet
Sefa geldin el Ramazan
gül dalına bülbül konar
seni söyler gökte gamer
iftarleda ikram sunar
hoş geldin şehri ramazan
nefsi uslar maharetin
cenet kokar hareretin
beraber dir berektin
hoş geldin şehri ramazan
ONBİR AYIN SULTANI RAMAZAN
Erdi Ramazan bütün mümin-i mümin-e oldu şâdan,
Etti cümle âlem Hakk-a dua oldu gül gibi Sultan,
Nûrlanur hâne bereketli sofralar ac kalkmaz andan,
Mükâfat-ı Hakk-dandur doludur rahmet ile ol Sultan,
Ayların Şâh-ı Pâdişâhıdır Hakk-dan hurşîd-i rahşân,
Nice derdmende oldu çâre-i sâz âlemde ol Sultan,
Leyle-i kadir anda Hakk emri anda inmiştir Kur’an,
Anın içün yaraşur ana onbir aya olmak Sultan,
Hakk kabul eyler tevbeni ahdinde dur olma perîşân,
Hilâl-e nâzar eylenüp her akşam beklenür ol Sultan,
Ne şarkından- garbından ne de şimalından-cenubundan,
Unutmaz rahmetinden noksan bırakmaz kimseyi Sultan,
Seherde oldu sahur imsâk ile âşikâr ufukdan,1
Oldu çarh-ı felek ana kurbân çün yetişti ol Sultan,
Ay ü gün iner anın çün zemine beklenür o Sultan,
Veşk eyler her gece ehl-i iman-ı mescide ol Sultan
Nûr-una kavuşur aşkı ile yanar uşşak-ı nâlân,
Bûy-una erüşür âvâz-ı Bilal-in yad olur Sultan,
Verş-i bûy-una olmaz doyum geceler olur âşikâr,
Mestûr olur semâvat ü zemin görür anı O Sultan,
Anda her leyl af olur anlayup eyleyen anı seyrân,
Der dest eyler tevbe-i nâsuh-u bütün günahı Sultan,
Şikâyet olmaz anda aranup bulnur nice gariban,
İftarı ağırlar cümle âlem-i bereketle Sultan,
Çarh döndükce onbir ayın o Şâh-ı gelür arkasından,
Sine-i âşiyânıma nigehbân olur mâh-ı Sultan,
Der dest edülüp bağlanur ki anda o kezzâb-ı şeytan,
Kezzâb-ı bî-hicâb dur o herdem bilür anı ol Sultan,
Uyumaz sevabın yazmak çün bu ay Katib-i kirâman
Serv-i bâğ-ı saltanat kılınmış onbir aya ol Sultan,
Gülzârında hoş-elhân olur şöhret-i ana kavuşan,
Dâraban-ı kalb ile daraa eyler cümle ol Sultan,
Cihanda erişür saâdetle bin cân emrine fermân,
A’li erkân-ı şerefle zikr edüp beklenür ol Sultan,
İftarda atulur top-u toplanur hangâha gariban,
İçilür şerbeti bâde sineye dehr olur o an Sultan,
Mâh-ı gâh-ına koşar neşv ü nemâ bulmak içün çevgân,
Şems-i zerrînini nûr eyler rûy-i zemine ol Sultan,
Medh eylerim anı kelâmım çünki erbâb-ı kemâldan,
Medh-i ile affın bekler Osmanli bilür anı Sultan,
haktan gelen güzel ferman
muhamed serasulden beyan
ruhun iğlas dilin kuraan
hoş geldin şehri ramazan
on bir ayın sultanı sen
hoş geldin şehri ramazan
nur camalin zarif nazan
hoş geldin şehri ramazan
İhtilâle kıyam etmeli dedik
Şeytan ne dediyse, biz beli dedik
Çalıştık fitnenin intibahına.
Dîvâne sen değil, meğer bizmişiz,
Bir çürük ipliğe hülyâ dizmişiz.
Sade deli değil, edepsizmişiz.
der ismayil aldım hisse
bana düşeni ne ise
önce ecel gelir ise
sendeki çağa gelemem
Arkaçda yaktım akşam ateşi,
Oldu bana ayrılık ateşi,
Yastık yaptım cecimi o daşı,
Toprağa yatana selam olsun,
Kömürcüoğlu canlarım
Arşa çıktı hicranlarım
Ne tez geçti devranlarım
Anlarsız o çağa gelin.
Fırında keteler bişsin
Babalar korutu seçsin
Koç yiğitler barda coşsun
Toplanın AKDAĞa gelin
yemlik gım aklıma düştü
telhaçların tadı kaçtı
çigeleyin vakti geçti
kırmızı joğa gelemem
Kavim kardeş birlik olsun
Köyümüze neşe dolsun
Sevenlere selam olsun
Çıkıp seyrangaha gelin
kuşburnu çaşur döşürün
yakın sobayı pişirin
biraz da bana getirin
kebaba cağa gelemem
Ab-yârî himmet eyle hâtır-ı mûra var menzile,
Ola maksadun ab-ı revan bak o ab-i Sinane,
Gitmesek de bizim dağlar
Hasreti bağrımı dağlar
Beni can evimden bağlar
Kebap hazır cağa gelin
çiyin ayranını süzün
kurudun tahtaya dizin
patron vermedi izin
bırakmaz ağa gelemem
Tiperin boynunda yapılır güleş,
Pehlivanlar bir birine olur eş,
Toplanur millet seyiri hep beleş,
Akdağ da güreşene selam olsun,
oğluma araba alim
kızıma daire bulim
gerçek olmadı hayelim
kırda kebaba gelemem
Çoluk çocuk kırda koşsun
Derelerden sular coşsun
Tiperde çiçekler açsın
Aksu’da kebaba gelin
bu sene de geçsin bu yaz
toplanıp dağa gelemem
üzülmesin gadim dostlar
bahçeye bağa gelemem
Aziz dostlar yaz mevsimi
Toplanın da Dağa gelin
Kırmayasız hevesimi
Çayır çimen bağa gelin
ismayıl dünyaya nicesi geldi
arzuya varmada yolarda kaldı
bir çığır çevrildi tarihler doldu
hayel gördüklerim düşe yalanmeş
detarjan yerine harcadık kili
bakır barkaç yoğurt sitili
löküsün torbası lamba fitili
gazyağı dökülmüş şişe yaslanmış
Ne yana dönersen hepsi bir anı
Yetişen ey gençlik kültürün tanı
Kömürcüoğlu bir gün anarlar seni
Gönlümüzde hayellerim hislenmiş
harebaye dönmüş damların yeri
kurtlarmı kocalmış gelmiyor deri
on iki sürüden kalmış bir sürü
çoban deyeneyi keşe yaslanmış
Nal ile mıhı da hazırdan aldık
Gelmemek üzere öküzü saldık
Tohum zananında çaresiz kaldık
Akdağda tosunlar ne hoş süslenmiş
Destenin yerinde yeller esiyor
Bağlar hayel olmuş bağcı susuyor
Kesmükün yerinde fare geziyor
Karakayış rutubetten ıslanmış
düzmeye çakılmış gem ile yaba
cift çubuk orcuğa verilmiş hibe
öküzü koştuğum odun araba
harmanın bonuda dişe yaslanmış
kapının önünü kapatmış çalı
kirpi kurbağaya özel bir yalı
yeni meyve vermiş salurun dali
duvarlar çatlamış köşe yaslanmış
Yazın Akdağa vurduk yayıla tosun malı,
Dağdaki malın çobanı elbet Esmen emi,
Akşam olunca yatağa toplar bütün malı,
Orta pungarda etmek yiyene selam olsun,
Arpa buğday terk eylemiş sılayı
Patatesle mısır çeker halayı
Yığınlardan yaptığımız galayı
Kargalar serçeler fareler yemiş
Arpa buğday terk eylemiş sılayı
Patatesle mısır çeker halayı
Yığınlardan yaptığımız galayı
Dirgen bende vardım diye seslenmiş
Bâb-ı İnciye düştü ezelde bizim yolumuz,
Akraba dostlar uyanın ne olacak halimiz,
İnci dağ günü yaklaşıyor hepşniz geliniz,
İnci dağa gelene gelmiyene selam olsun,
atın arpasını inekler yemiş
süt verdikçe danaları beslenmiş
emimgilin evler süt damı olmuş
ocak yanmış duvarları hislenmiş
Sabahtan keşe vurdum koyun keçi davarı,
Şüşürüp çalmadan olmaz çobana tulumu,
Tulum gösterir davara akdağın yolunu,
Tulum çalıp davarı güdene selam olsun,
Lâf-ı olmaz âdem de dost edinmez ki Azrâil den,
Amma subh u mesa vahiy bekler anlar Cebrâil den
Seher de uyandurur deyü korkar hep İsrâfil den,
Âlemde bunca nimeti görmez bahs yok Mikâil den
Tarlalar nadasta ekin eken yok
Biçinciler gitmiş orak paslanmış
Çift çubuktan kilarlar da eser yok
Harmanda direkler taşa yaslanmış
Yâr gelir şaşurtdan handan ahandan,
yakar sinemi bağı bostanından,
İncinin Tarlasından çayırından,
Tırpan vurup gelene selam olsun,
Dağında daşında döner rüzigâr gülleri,
Bağı bahçesinde figan eyler bülbülleri,
Seherde ötüşür o İnci dudu dilleri,
Pınarın başına gelenlere selam olsun,
ismayıl boşuna arama bağban
bağban bilmeyince bilmez bahcivan
bu bağda kolayca yetişmez fidan
dal yeşertip bar verenler merhaba
Kömürcüoğlu kurulu otağım
Hasretle doldurdum konum kucağım
Koştum arabayı taşıyacağım
Bu davaya ser verenler hoş geldiz
cefakar insanlar cileli yıllar
soğuktan çatlayan nasırlı eller
kara kış gelende kapanır yollar
kar beleyip kürüyenler merhaba
yayla güney ziyarete yaslanmiş
yağmur yağmış bişerin taş puslanmış
tütüye bezenmiş gürşen süslenmiş
gugum açmış ürüyenler merhaba
unuttun mu lork kayışı urganı
tırpan tırmık örs çekici dirgeni
köyden götürdüğü yırtık yorgani
gurbet elde sırıyanlar merhaba
Keklik avı güzündür kolay değil,
Çatak dan öte oturur çıtıgil,
Ayluğun deresi arkası Kelgir,
Unutmadık a dostlar hoş geldiniz,
Büyükpul Çisimet yüz yüze bakar
Çermelerin suyu berrakca akar
Acı su içersin ağzını yakar
Keklikleri sürüyenler hoş geldiz
Kar tutunmuş Menekşelik üstüne
Avcı ne düşmüşsün ceylan kastine
Paşa pınarının soğuk bendıne
Hasret kalıp kuruyanlar merhaba
Ambargüney şu Masırik çamları
Görünmez oldu Tamrut damları
Atını suluyor Hod kervanları
Güllüpungar arıyanlar hoş geldiz
Meskeni kurduk manzara-i ormana karşı,
Evimize çok uzak kaldı pazarı çarşı,
Her akşam tefekkür için seyreyleriz arşı,
Osmanli inzivâ içün yok bulunmaz eşi,
Ambargüney şu Masırik çamları
Görünmez oldu Tamrut damları
Atını suluyor Hod kervanları
Güllüpungar arıyanlar hoş geldiz
Ölümden iki gün korkma, bir geldiği gün çünki ölüm gelmiş korkunun faydası olmaz, birde gelmediği gün korkma çünkü sana gelmemiş niye korkuyorsun.
sorunda söylesin geçitin düzü
annesine meler ayrılan kuzu
dede yadigarı atamın sözü
kültürünü koruyanlar merhaba
Çok zaman oldu İncidey olalı ayrı,
İnci dediğin derya dadır bil gayri,
Bu Osmanli-nin yoktur kimsye hayrı,
İnci aşıkları meclisi hoş gayri,
Yeşile boyanmış can bizim dağlar
Dereden tepeden suları çağlar
Şu zalim gurbet yolumu bağlar
Karlar gibi eriyenler hoş geldiz
(Yusuf Altaş Hocanın bugün yayınlanan günlüğünden, AŞIKLAR KAHVESİNE)
Yalanmış dünyanın ötesi yalan,
Felektir muradım almadan alan,
Mısıra sultan olsan istemem kalan,
Dost ağlayıp düşman güldükten ğayrı
(Adana türküsü.)
seyran gahtır şu beşirin boyunu
aksuda oynuyak çeçen oyunu
bu gedikten aşıp inci köyünü
inçeliye soranlarım hoş geldiz
Şairler hepiniz bu kapıya hoş geldiniz,
Aşıklar meclisine Dadaş gibi geldiniz,
Meclisi uşşak-ı şairlere baş geldiniz,
Muhabbet kapısından mı geçip geldiniz,
Şairler hepiniz bu kapıya hoş geldiniz,
Aşıklar meclisine Dadaş gibi geldiniz,
Meclisi uşşak-ı şairlere baş geldiniz,
Muhabbet kapısından mı geçip geldiniz,
Ah Magarabaşı Laleli boyun
Misafir çoğaldı kebabı koyun
İçmeye doyulmaz şu karasuyun
Pullarınan yürüyenler hoş geldiz
söz ustaları ve dil oyunları
mana uçup gitmez burdan yine de
köyümün kalbi dil-şen çocukları
inci şairleri herhal çilede
Kömürcüoğlu hoş geldin sefa geldin,
Elin dolumudur yoksa boşmu geldin
Lütuf Hüdadandır o yeter herkeşe,
Meclise yol ver açılsın dolu kese
bir kaçtane tücar çıktı pazara
cevher serenlerim sizler hoş gediz
yüreyimde hasret bahtımda kara
ehval sonlrım sızle hoş gelniz
nihayet sonunda çıktız pazara
cevher serenlerim sizler hoş geldiz
hasret yüreyimde eyledi yara
ehval soranlarım sizler hoş geldiz
Kömürcüoğlu ufuk da parladı ne yapalım,
Demiri ateş de ısıtıp inci nal mı yapalım,
Yoksa kömür ateşin de İnci cağ mı yapalım,
İnci ye kor olmayan o kömürü ne yapalım,
Ervâh-ı ezelden çıktım da bu yola
Varıp inciye bir nefes verim mola
Bilmem sonun da benim halim nicola
İncinin şairleri hep yazsa ola
Bunca zaman Yazdık saptan samandan
Sen haber verki geçen o zamandan
vakit çook geç haydi kalkın ayvandan
Noksan yazma ki asarlar tavandan
Ervahi ezelden çıktım bu yola
Gönülden dostlarım sizler hoş geldiz
Bu lutüfler nasip olmaz her kule
Ahbap yaranlarım sizler hoş geldiz.