“93 Harbinde(1) Ruslar Oltu”ya kadar işgal etmişlerdi. Rus ve Osmanlı sınırı köyümüzün iki kilometre doğusundan çizilmişti. Rusların dikmiş oldukları sınır taşları hala durmaktadır.(2) I. Dünya Harbi çıktığı zaman Rusların, bütün doğu illerimizi işgal edecekleri söylentileri yayılmaya başladı. Hepimiz kuşkulandığımız için köyümüzü boşaltmaya karar verdik. Bir gece bütün eşyalarımızı arabalara yükleyerek, hayvanlarımızı da önümüze kattıktan sonra yola koyulduk. Uzun bir yolculuktan sonra Akdağ’ın eteğinde ormanlığa yerleştik. Burada dört gün kalmıştık ki, işgal haberinin asılsız olduğunu öğrendik. Tekrar köyümüze döndük, iki hafta sonra Rusların köyümüze doğru gelmekte olduklarını öğrendik. Fakat bu haberin de asılsız olacağını düşünerek köyden ayrılmadık.
Bir gece tatlı uykumuzdan silah sesleri ile uyandık. Köyümüzün yakınında Türk ve Rus orduları savaşıyorlardı. Malımızı mülkümüzü bırakıp batıya kaçmaya başladık, İspir’e kadar gitmiştik ki, Rus ordusu bize yetişti. Çoruh nehrini geçmek istedik ama Ruslar köprüyü kesmişlerdi. Köprüyü geçebilenler Tokat’a kadar gittiler.(3) Biz köprüyü geçemediğimiz için geri çevirdiler, yine köyümüze döndük. Köyümüze vardığımızda bıraktığımız eşya ve canlı mallardan hiçbirini bulamadık. Köyümüzün erkekleri asker olduklarından çalışacak kimsemiz yoktu. Bütün yiyeceklerimiz tükendi. Açlık ve sefalet içinde kaldık. Senelerce sefalet içinde yaşadık.
Bir gece silahlı Rus askerleri bizi toplayıp köyden çıkardılar. Hepimiz korkuyorduk. Bizi keseceklerini sanıyorduk. Fakat düşündüğümüz gibi olmadı. Komşu köye götürdüler.(4) Silahlı müfreze bizi bıraktıktan sonra geri döndü. Çocuk olduğum için bunun sebebini anlayamadım. Ertesi günü köye birkaç kişi gönderdik, köyü Rusların terk ettiklerini öğrendiler. Köye döndükten birkaç gün sonra, Rusya’da ihtilal çıktığını ve bundan dolayı Rusların Anadolu’yu terk ettiklerini öğrendik.(5)
Ruslar çekilmişti ama bu sefer de Ermeniler bizi rahat bırakmıyorlardı. Zaman zaman köyleri basıyor, köylüleri gafil avlayarak öldürüyorlardı. Erzurum katliamlarından kaçan Akif (?) adında bir adam Oltu’ya kadar gelerek halkı teşkilatlandırdı.(6) Ermenilere karşı mücadeleye girişti. Fakat silah yok. Cephane yok ve yiyecek yoktu. Bütün bu güçlüklere rağmen, ordumuz gelene kadar onlarla baltalarla, kazmalarla ve eldeki az miktarda silahlarla savaştı.
Dipnotlar incikoyum.com tarafından eklenmiştir.
Dipnot:
1)1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı. Rumî takvime göre 1293 yılına rastladığı için Doksanüç Harbi olarak bilinen bu savaş, Tuna Boylarında ve Doğu Anadolu’da cereyan etmiştir. Plevne Gazisi Osman Paşa ve Gazi Ahmet Muhtar Paşa bu savaşın kahramanlarıdır. Erzurum Aziziye Tabyaları’nda Nene Hatun’un da katıldığı meşhur savaş, işte bu “Doksanüç Harbi”dir.
2)Bu taşlar yakın zamana kadar İnci Köyü’müzün arazilerinde; özellikle Laleli Boyunda, Fişekli Parmak’ta, Uçuk Nişangâh’da ve Akdağ’ın sırtta durmaktaydı. Akdağ’ın sırttaki sınır taşı “altın arama çalışmaları!” sebebiyle söküldü. Belki diğerlerinden hâlâ birini bulmak mümkündür.
3)Bu şekilde Oltu’dan göç edip batıya gidenler arasında Yasin Haşimoğlu’nun yakınları, Prof. Dr. Hayrettin Karaman ve Prof Dr. Mahmut Kaya’nın babaları da vardır. Bu göç azımsanmayacak bir ölçüde büyük bir nüfus hareketliliğine sebep olmuştur.
4)Rüfet Dede bu satırlardakilerin aynısını, anılarında anlatmaktadır. (Bk. sitemiz video röportaj.) Onun şahadetine göre komşu köy, Huvak (Alatarla)’tır.
5)İhtilal: Ekim 1917 Rus Bolşevik Devrimi’dir. Rüfet Dede ve Cemile Nene’nin “iç karışıklık” dedikleri olay, (Bk. sitemiz video röportajlar.) bu ihtilaldır.
6)Burada bahsi geçen Akif Bey, 3. Fırka 8. Alay komutanı Albay Atıf Bey olabilir. Çünkü Oltu’nun Birinci Dünya Harbi ve Kurtuluş dönemi konusunda birinci ağız olan ve Oltu’nun ilk milletvekili olan Yasin Haşimoğlu hatıralarında Akif Bey’den hiç bahsetmemektedir. Üstelik Yasin Bey, Ermeniler’in Oltu’dan atılmalarında 3. Fırka 8. Alay komutanı Albay Atıf Bey’in ordu komutanı olarak esas rolünden bahsetmektedir. Bu doğruysa Atıf, Akif şeklinde yanlış kayda geçirilmiş olmalıdır. Oltu Şûrâ Hükümeti’nin Ermeni Mücadelesi, Yasin Haşimoğlu’nun Hatıraları, (Hz. Erdal Aydoğan), Salkımsöğüt Yayınları, Ankara 2005, s.139-141; 183-184.
Ayşe Altaş Kimdir?
Merhum Ayşe Altaş, Kop Dağında Şehit olan Mustafa Altaş ve Merhum Hatice Nene’nin kızı olarak 1902 yılında köyümüzde doğdu. Zöhrenenegil’in Merhum Feremuz Ağırman ve Şerif Ağırman’ın annesi. Merhum Zeycan, Sedriye, Talha nenelerin; merhum Ahmet ve Eşref dedelerin kızkardeşleri.
Not: Hatıranın alındığı kitapta Ayşe Hanımın soyadı Ağırman değil, kızlık soyadıyla Altaş olarak geçmektedir.
Bir yorum yazın