BAHARI BEKLERKEN 1

Kış Akşamları

İkindi namazından çıkan cemaat, kışın ikindi güneşiyle dalını bir defa daha ısıtmak için, güneşi gören ambar kolunda ya da bir duvar dibinde kısa bir mola verir. Maldan, alaftan kısa sohbet edilirken gözler dağlardadır. Beklenmekte olanı beklemektedirler. Sanki şu karlı dağların arkasından ansızın çıkıp gelecek gibi.

Muhabbet kısa sürer. Malın akşam alafı verilecek, eve odun kırılacak, kapı bacada öte beri işler yapılacak. Zaten az sonra güneş battı mı zemherinin ayazı düşman gibi saldırır.

Güneş, Akdağ’ın burçlarına dayandı mı en çok görülen şey de bacalardan tüten dumanlar olur. İnceden inceye çatılardan fışkıran beyaz dumanlar köyün üstünde bir araya gelerek bir bütünlük içinde ahenkli ahenkli hareket etmeye başlarlar. Karga kuşlarının da günün son rızıklarını toplamak için köyün semalarına yükselmesiyle gök yüzünde dağların taşların şahit olduğu bir cümbüş yaşanır.

Ahırlardan yemlerine ulaşmak için sabırsızlaşan hayvan sesleri, hızek kaymadan dönerken evlerinin yolunu tutan çocuk sesleri, akşamlık ev odunu yaran balta sesleri ve gökyüzünden kapıları gözetleyen karga sesleri…  hepsi bir anda yok olur.  Güneş iyice dağın arkasına asılmış ve kuru bir ayaz etrafı kaplamaya başlamıştır. Güneşin son ışıkları çukur tarlada görünür…

Akşamın çökmesini son olarak akşam ezanı haber verir. Biraz önceki bütün bir mahlukatın sesinin yankılandığı hayat yerini pencerelerden sızan ölü ışıklara bırakır. En güçlü ışık cami pencerelerinde görülür. Camide lüküs lamba yanar. On dakika sonra o da söner.  

Uzun ve soğuk bir gece daha başlamıştır. Ufuklar iyice kararmış, lacivert bir gece ayazını, kapı aralıklarından içeri sokmaya çalışır.

Yatsı ezanına az bir zaman kala sokaklardan camiye doğru bir hareket başlar.  Tek bir izin geçebildiği kar yığılı sokaklardan ihtiyarlar göz ferasetiyle öksürerek yol alırlar. Eski pabuçların buzda kaymamaları için bastonlarıyla da yolu yoklayarak ilerlerler.

Köyde Kar

Yatsı namazında köyün bütün erkekleri camide olur. Günün en kalabalık vaktidir. Lüküs lamba önde yandığı için bütün gölgeler camiye yayılır. Cami iyice kalabalıklaşır.

Ortada karnı büyük kocaman bir soba vardır. Her içeri giren, etrafı tuç kesilmiş sobanın yanına uğrar; önce dizlerini sonra arkasını ısıtır ve sobaya çokta uzak olmayan bir yere oturur.

Erkekler camiye doluşunca evde kalan kadınlar ve çocuklar da komşulara ya da akrabalara oturmaya giderler. Biraz emrivaki olurdu. Önceden haber verilmeden çat kapı misafir olunurdu. Ve her ev de bunun için müsaitti. Bazen aynı eve bir kaç aile birden, birbirlerinden habersiz, oturmaya giderlerdi. Uzun gecelerin bir kaç saati böylece oturmada komşularla muhabbette geçerdi.

Çocuklar akranlarıyla tekrar bir araya gelmenin sevinciyle kendilerine ev içinde yüzük, kabak, ababız gibi oyunlar kurarak vakit geçirirlerdi. Bazen büyükleri rahatsız edecek derecede gürültü yaptıklarında yaşlılardan birisi çocukları etrafına toplar onlara dev masalları anlatırdı.

Erkekler camiden sonra postalara dağılırdı. Herkesin kendi arkadaşlarıyla bir postası vardı. Posta evi çoğunlukla sabit bir evdir. Postada nöbet vardır. Nöbet kimdeyse yatsıdan önce gelir, odanın temizliğine bakar, sobayı yakar, çay suyunu sobanın üstüne koyar camiye gider. Camiden çıkılınca sıcak bir odada muhabbet başlar.  Bazen avcılıktan, bazen mal-davardan, bazen odundan-pinavundan muhabbet uzar gider.  Kimisinin alafı bitmiştir, kimisinin unu bitmiştir, kimisinin de odunu…

Günün akşam sefası postaların dağılmasıyla sona erer. Sokaklarda meş’aleler parlamaya başlar. Artık herkes evine… Eve uğramadan önce son kez ahıra bakılır. Hayvanlardan rahatsız olan var mı, ya da doğuran inek var mı diye…Komşulara oturmaya gidenler de evlerine dönerler.  Gecenin uzun bir bölümü daha geridedir. Sobalar son kez tutuşturulur. Gaz lambalarının fitili iyice aşağı alınır. Yeni bir güne merhaba demek için, annelerin çocuklarına öğrettiği;

“Yattım Allah kaldır beni,
Nur içine daldır beni,
Yüküm ağır yolum uzak,
İman ile gönder beni.”

duasıyla rüyalara merhaba denir.

İyi geceler. 

03.04.2020 

Loading

Bu yazıyı derecelendirmek için tıklayın!
[Toplam: 17 Ortalama: 4.8]

Bir yorum yazın

İsim girişi zorunlu, E-posta girişi isteğe bağlıdır. E-posta hesabınız yayımlanmayacaktır.

10 Yorum

  1. Kerim AĞIRMAN

    Maşaallah Zakir Hocam yazınızda mükemmel ,üslup ‘da içinden herkese ait azda olsa hatıratlar var Yüreğine sağlık.

  2. İsmail Çelik

    Zakir Hacanın Hafızasına Maşaalah ince eliyor sık dokuyor. Derler ya televizyonda oynayan dizilerden kat kat kaliteli. Buna insanın iç dünyasını aydınlatan lüküs ışığı diyelim. Kalemine yüreğine canına Allah sağlık versin Hoca.

  3. Musa Akyüz

    Kışın köydeki hayat şartlarıyla ilgili hafızamız yenilendi Zakir hocam, sağolasın var olasın.

  4. Necati Kaya

    Maasallah hocam. Yine bir solukta okudum sayende az da olsa o anları bir kez daha yaşadım. Kalemine sağlık.
    Hollanda’dan selamlar..

  5. Faruk ağırman

    Zakir hocam o eski günleri tekrar hatırladık Allah razı olsun

  6. Hüseyin Ağırman Gürsu

    zakir çok güzel yazmışsın kalemine ve yüreğine sağlık insan o anı yaşıyor teşekkür ederim devamını beklerim

  7. Şeref Çelebi

    Zakir Kalemine Ýüreğin daim olsun çokgüzel tanım yazmışsın

  8. Sinan AĞIRMAN

    Zakir Hocam. Öncelikle sizi ve tüm okuyucuları selamlıyorum. Öykü yazarlığı konusundaki seviye maşallah çok iyi. Sadece bir öykü kahramanı ya da olay ve bununla ilgili birkaç kurgu, eseri edebi olarak daha üst seviyeye taşıyacaktır diye düşünüyorum. Çokça Mustafa Kutlu tadı aldım. Hasan Aktaş Hocanın bir uyarısı vardı; yerel kelimelerin kullanılması konusunda. O kısmı da çözersek bu iş tamamdır . Eline yüreğine sağlık.

    • Rahmi Sancar

      Sağol zakir hocam

  9. Yaşar ÇELEBİ

    Kalemine yüreğine sağlık Zakir hocam çok güzel ifade etmişsiniz

© 2024 iNCi KöYü