İstanbulda yazılıyor hala en güzel kuran
Kendini bildi bileli kağıda ve üstüne yazılacak olana büyük iştiyak duyuyordu. Çocukluğundan itibaren en küçük kağıt parçasını bile değerlendirme isteğiyle yanıp tutuşuyordu. Henüz tam olarak ne olduğunu bilmiyordu ama işte içi dışarıya, kağıda taşmak isteyen Kuran harfleriyle mi doluydu?
Önce ezberledi bu yüce kitabı. Ardından medrese eğitim tarzıyla anlamaya çalıştı. Kuranın ne bitmez tükenmez bir hazine, hudutsuz bir derya olduğunu anladı. Artık hem içine, içeriğine hem de harflerine aşık bir hurufiydi. Yazmalıydı.
Bu yüzden Erzurumdan evleneceği Yusufeline, oradan hattın merkezi İstanbula varıncaya dek içinde hep eskizler yapıp durdu. Sonra büyük hat ustası Hamid Aytaçın rahle-i tedrisinde geçen zor yıllar … Üstüne çizgi çekilmiş, dışlanmaya çalışılan, hatta yasaklanan bir Medeniyetin göstergelerinden biriydi bu sanat da. Bu yüzden var olan her üstad büyük bir değeri haizdi ve bu değer ancak aşkla sevenler tarafından korunup devam ettirilebilirdi. Üstad Hasan Çelebi de önce sevgisi ve sabrıyla sonra da mükemmel hattıyla bunu yaptı. Bir yandan imamlık görevini sürdürürken diğer yandan ta sabahın şafağından itibaren yazmaya başladı. Şimdi Araplar arasında büyük saygı ifadesi olarak kendisine ŞEYH denir. İranda Farisiler Onunla kamışların, aharlı kağıtların sergilendiği çarşılarda gezebilmek, Ona eşlik edebilmek için birbirleriyle yarışırlar.
Dostları, hocaları
Yurt içi ve yurt dışı sergilerin, yarışmaların vazgeçilmez üstadlarında biridir. Özellikle şu anda İKÖ genel sekreteri olan Ekmeleddin İhsanoğlu ile IRCİCAda başlayan dostlukları ve burada hatta olan ilgiyi arttırmak, iyi hattatlar ortaya çıkarabilmek için düzenledikleri yarışmalar, açılmasına önayak oldukları sergiler çok önemlidir. Türkiyede Kuran harflerinin estetik yazımı demek olan hattın, Cumhuriyet devrimleri sonrası yaşatılmasında, diriltilmesinde ve geliştirilerek sonraki nesillere aktarılmasında böyle büyük şahsiyetlere ve kurumlara çok şey borçluyuz. İşte Üstad Hasan Çelebi kendilerinden ders ve sonrasında icazet aldığı hocaları HAMİD AYTAÇ, KEMAL BATANAY, NECMEDDİN OKYAY Beyfendilerden sonra ülkemizde bu sanatın ve etrafında gelişen diğer sanatların yayılmasında ve sevilip öğrenilmesinde etkili olmuş bir imamdır.
Dünyanın her yerinde kendisinden saygıyla ve imrenilerek bahsedilir. Çok önemli camilerin içleri Onun yazılarıyla daha da güzelleşmiştir. Mescid-i Nebevi, Kuba Mescidi, Kıbleteyn Mescidi, Kocatepe Camii bunlardan bazılarıdır.
Son dönemlerde yazdığı ferman tarzındaki yazıları da çok etkileyicidir. Hem geleneksel formlarda eserler vermekte mahirdir hem de yeni denemelere açıktır. Bu modern denebilecek hatlar gelenekselin ruhundan kopmadan sergilerde, koleksiyonlarda, meskenlerin, sarayların, köşklerin duvarlarında tıpkı muhteşem klasik eserleri gibi bakıp görenlere, seyredenlere estetik hazlar yaşatmaktadır. Üstelik bu olağanüstü eserleri, çalışmaları çok da pahalı değildir. Cumhurbaşkanlarına, krallara, başbakanlara, prenslere, hanedan üyelerine, sanatçılara, yazarlara, iş adamlarına ve bu kutsal fenden anlayan yüzlerce, binlerce kişiye istekleri doğrultusunda hatlar yazmıştır.
Yaşı 70e ulaştığı halde hala aşkla, şevkle çalışmaya devam etmektedir. Tıpkı 30-40 yıldır yaptığı gibi sabah namazından sonra başlar kağıtla kamışı buluşturmaya. Saatlerce kesintisiz çalışır. Yorgunluğunu eşinin hazırladığı nefis kahvaltılarla, bol şekerli çaylarla ve biraz dinlenmeyle giderdikten sonra yeni istifler için masasının başına geri döner. Her ne kadar bazı sağlık sorunları başlamış olsa da o, hızını kesmeden nişastalı, yumurtalı, genelde kahverengi tonların hakim olduğu aharlı kağıtların üstünde akmaya devam etmekte.
Dünyanın her yerinden hikayeler!
Mekkeden, Medineden, Bağdattan, Tahrandan, İsfahandan, Kahireden, Şamdan, Kuveytten, Dubaiden, Kuala Lumpurdan, İstanbuldan, Bursadan, Almanyadan, Orta Asyadan ve daha pek çok memleketten hikayeleri, hatıraları, müşahadeleri vardır. Bunları; kıssalarla, fıkralarla iç-içe geçirerek öyle tatlı bir üslupla anlatır ki, dinleyenler sohbetinin bitmesini istemezler. Zihni de hafızası gibi berraktır, karmaşık değildir.
Elinde çok sevdiği yazı yazmaya hazır kağıt tomarları, çantasında da açılmış veya açılmayı bekleyen çeşit çeşit kamışlarla gezinir genellikle. Kendisine geleni boş çevirmez. Zamanı varsa bizzat kendisi yardım etmeye çalışır. Uygun değilse, işleri yoğunsa nazikçe icazetli ve artık ustalaşmaya başlamış talebelerine yönlendirir.
Üstad Hasan Çelebinin rahle-i tedrisinde yüzlerce belki binlerce kişi hat meşk etmiştir. Türkiyeden ve dünyadan (Amerika, İran, Japonya, Mısır, Afrika, Arap ülkeleri…) bir çırpıda sayılamayacak kadar çok, zat-ı şahanelerinden icazet alan öğrencisi var. Bu BÜYÜK HATTAT hala ders vermeye, kırmızı kalemlerle yanlışları düzeltmeye, mektuplarla bilhassa yurtdışından veya yurdun uzak yerlerinden gelen dersleri; Rabbi yessirleri, besmeleleri dikkatlice inceleyip öğrencilerine mektup-derslerle de hattın inceliklerini öğretmeye gayret sarfediyor.
Hattat Rakımın talebi!
Azametli, heybetli bir dış görünüş; sakin, acele etmeyen, sabırlı, yumuşak bir ruh. Bunca yıldır yazıyor. (40. Sanat yılını devirmiş bile ) Yorgun değil bundan ötürü. Ama hayatın diğer meşgaleleri, zorlukları, Celal tecellileri her insanı etkilediği gibi onu da etkilemiş, etkiliyor. Yine de şimdi bu güzel geleneğin fedakar, azimli, çalışkan, yenilikler peşindeki usta hattatını ders verirken, meşk ederken, istifler yaparken seyrederseniz kendisini harflerin kıvrımına, hendesi estetiğe ne güzel kaptırdığını görürsünüz. Sanki dünya ve içindekilerin o anda flulaşıp belirsiz bir hayale dönüştüğünü anlar gibi olursunuz. (Sanatçı sanatının sığınağında teskin olmak ister.) Çünkü hatta meftundur O. Bu meftunluğu ve sevgisi rüyalarında Onu adeta metafizik bir boyuta taşıyor. Rakım Efendinin ebedi istirahatgahının yanındaki caminin yazılarını yazmasını isterler kendisinden. Mütereddittir. Büyük bir hattatın, hattından memnun kalıp kalmayacağını düşünüp durur bir süre. Ve bir gece düşüne misafir olan Rakım Efendi Hasan Hocanın yazmasını ister ve Onu buna adeta teşvik eder. Artık gönül rahatlığıyla çalışmaya başlar. Bu büyük meslekle hemhal olduğunun önemli işaretlerinden biridir bu rüya. Ama zaten Picassonun ve pek çok batılı sanatçının gıptayla ve kıskançlıkla seyrettiği hattın muhteşem eserlerini vermeye nerdeyse yarım yüzyıldır devam eden bu mütevazi ama büyük sanatkarın sanatıyla bütünleşmesine başka işaretler aramaya gerek var mı?
Kendisine sağlıklı ve uzun bir ömür diliyoruz. İnşallah hat kaleminden nice bin cennet nimetleri varolmaya devam eder. Başladığı ama henüz bitiremediği Kuran-ı Kerimi yazdıkça canına can gelir inşallah.
Mustafa Nezihi Pesen
Kaynak: http://www.dunyabizim.com/index.php?aType=haber&ArticleID=1461
Eşref hocam öncelikle ben hiç bir şey yapılmadı demedim , evet sitede sevgili dayımla ilgili bir haber olduğunu biliyorum , ayrıca yaşayan insan hazineleri ödüllerine ilişkinde siteyle ilgili arkadaşlara telefonda haber vermiştim , ama önemli olan bu değil.Ama benim serzenişim yanlış anlaşılıyor ,yazılı ve görsel basında bu ödülle ilgili bir sürü haber varken hatta
alışılmışın dışında bildiğimiz muhafazakar basın dışında diğer medya sitelerinde bu haberler verilmişken bunların görülmemiş duyulmamış olabileceğini düşünerek benim ayrıca haber vermem gerektiğini düşünemedim ayrıca bu tür haberlerle ilgili ben facebook ta sürekli paylaşım yapıyorum ve site editörü arkadaşlarımın ve abilerimin bazılarının aynı gün face te paylaşımlarını görüyorum yani bir şekilde zaten haberdar etmiş oluyorum.ayrıca m.Pesen değilde bu haberi yapan a şahısta olabilirdi ben burda haber kaynağının tanıdık olup olmamasından ziyade böyle bir haberin bizzat gidilerek yazılı veya görüntülü bir söyleşi şeklinde sitemiz tarafından yapılmamasına ilişkindi. ayrıca röportaj ve yorumla ilgili haberini görmemiştim , onun için hakkınızı helal edin , sağlıcakla kalın
mustafa hafız
hattat hasan çelebi ile ilgili sitemizde bu haberin dışında en az 4 haber ve onun hayatını detaylı anlatan bir uzun makale var/hala var. Hatta sitemizin yayın hayatındaki ikinci haber onunla ilgilidir. Onun değeri konusunda söylediklerine katıldığımı söylemem sanırım zait olur. ‘Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülü Hattat Hasan Çelebinin’ adlı haberde benim yorumumu okursan onunla iki saatlik bir röportaj yaptığımızı da anlarsın -Yakında yayınlarız inşallah-. Cumhurbaşkanı kültür ödülü ile ilgili haber henüz ctesi yayınlandı. Onu da yayına hazırlıyoruz. Ayrıca bu yazının sahibinin (M N Pesen) de yabancı olmadığını, onun yakını olduğunu bilirsin. Son olarak, H Çelebi ilgili haberleri yeğeni olarak senin site editörlerine haber vermen uygun olur/du/.
Bu güzel yazıyı okurken bir taraftan gözlerim yaşardı.Ama diğer bir taraftanda bir çok şeye hayıflandım,Öncelikle kendime hayıflandım onun dizi dibinde yıllarca bulunup bu sanatı öğrenmediğime daha doğrusu başlayıp ama onun kadar sabretmeyip pes ettiğime, bir diğer hayıflanmam ise bu değerlerin farkına birilerini varıp boy boy gazetelerde söyleşi ve övgülerle dolu yazıları yayınlarken bizlerin onlardan bunu alıntı yapıp yayınlıyor olmamız bu daha acı, çünkü sitemiz kurulduğundan beri bunun yapılmamış olması ve halen kendi köyümüzden birinin bir söyleşi hazırlayıp yayınlamamış olması ayrı bir eksiklik değil mi, EN SON OLARAK CUMHURBAŞKANI TARAFINDAN KÜLTÜR ÖDÜLÜNE LAYIK GÖRÜLDÜ ÜSTAD HASAN ÇELEBİ AMA BUNUNLA İLGİLİ HİÇ BİR HABER MAALESEF SİTEMİZE KONULMADI,İçi boş bir çok haber sitede halen yayınlanırken hele,,,, Dost acı söyler ….