İzmir Pikniğinin Ardından…

İzmir pikniğine katılmak bu sene de bana nasip oldu.
19 mayıs tatilini fırsat bilerek İzmir’deki köylülerimizin 8. sini düzenledikleri İNCİ KÖYLÜLER DAĞ GÜNÜNE katıldım.

Önceki piknikleri hep internet üzerinden takip etmiştim. Osman Alkan’ın davetlisi olarak katıldım, bu sebeple kendisine teşekkürlerimi iletmek istiyorum.

Her şeyden önce pikniğin çok güzel olduğunu belirtmek isterim.
Önceki yıllardan bazı eksiklikleri vardı. Olsun bir araya gelebilmek, aynı organizasyonda buluşabilmek, aynı havayı teneffüs edebilmek, aynı barda mendil sallayabilmek güzel olması için yeterliydi..
Hele şehirleşmenin getirdiği yabanileşme, bencilleşme, bireyselleşmeye rağmen bir araya gelinebiliyorsa takdire şayan bir durumdur.
Köy olsa hemen Cellemigilin sokakta üç-beş kişi bir araya gelir ve bir piknik düzenlersin. Ama şehir hayatı buna fırsat vermiyor. Onun için İzmir?deki hemşehrilerimizi kutluyorum.
Eksiklikler yok değildi tabi ki? Ama eksiklikler bu pikniğe gölge düşüremezdi?

Uzun zamandan beri göremediğim birçok insanı, arkadaşımı, köylümü, komşularımı gördüm.
Çocukluğumda kapı komşum ve oyun arkadaşım olan Mecit?i gördüm. En az yirmi yıldır görmemiştim.
?Becco Memmet Emi?nin oğlu. Unutulmuş Mecit ?.Saç sakal birbirine karışmış. Yalnız yaşıyormuş. Annesi, babası ve kardeşleri ?Harslı Nene?nin köyüne yerleşmişler.

Çadırların kuruluşu biraz köydeki yerleşimi andırıyordu.
Aşağı mahalleden başlarsak gecerlere uğrarsınız. Yani Arif, İlyas ve Zakir Acarların çadırına.
Arif abi, barın başına geçtiğinde içinden gelerek oynadığı yüzünden okunuyordu.
Kardeşi ve adaşım Zakir?le uzunca ilk okul günlerimizden konuştuk. İlkokul resminden en genç kalanımız galiba Zakir. Allah hayırlı ömürler versin.

Burada İzmir?in en eskilerinden olan Selahattin Amca?ya bir selam verip, elini öptüm.

Akyüz kardeşlerin çadırına da aşağı mahalleye kalmış. İsmail abinin ve Mevlüt abinin cağlarından yedim. Şakir, Mürsel ve Musa hocalar ( kardeşler )aynı çadırda görüşebildiğim arkadaşlardandı. Yanlarında bir de enişte çadırı vardı. Onlarla da tanıştım.

Abdurrahman Abi ve İlyas Abi, çadır komşumuzdular. Meydana çadır kurmak isteyen yabancı unsurları nazik bir dille uyarırlarken bir İnçeli?nin gerektiğinde ne kadar nazik ve kibar olabileceğine şahit oldum.

Ahmet Candan, Faruk ve Behcet Ağırman İstanbul?dan gelen misafirlerdendi.
Bursa?dan da Harun ve Kadir Candanlar vardı.
Oltu?dan Hüsamettin ve Temel Cengiz gelmişlerdi.

Bu arada köyü temsilen de, tabii ki, İdris Hoca vardı. İdris Hoca için İzmir yolu, yayla yolu olmuş. Canı istediğinde atlıyor otobüse?
Yalnız İdris hocanın işi bu sefer biraz zor gibi? Çünkü İzmirliler hocadan ?malum kasetin? hesabını soruyorlardı. O tabi suçu Cevdet?e atmaya çalışıyordu?

Pikniği düzenleyenlerden Şerif Abi?nin çadırında yılın ilk kirazını ve dutunu yedim.

Hemen arka çadırda Mustafa Abi?nin ( Sevinç) çadırı vardı. Mustafa Abi, akşamdan biraz bizi korkuttu.
O akşam, geçirmiş olduğu küçük kazadan sonra bir sorunun olmadığını görmek rahatlattı hepimizi.
Aynı çadırda Haydar Emigilin İsmail Abi ve Bartın?dan gelen kardeşi Hüseyin?i gördüm.

Son bir yılda İzmir kervanına katılan Mustafa dayım, çadırını kurmuş kebabını kesiyordu. Emekli olduktan sonra İzmir?e yerleşen tek örnek, galiba, dayım.

Biraz yukarıdaki çadırda Resül ve Hakkı kardeşler vardı. Resül abiyi uzun yıllardır görmemiştim. Ama hiç değişmemiş. Yine o hınzır tebessümü, yüzünü aydınlatıyordu.

Biraz şöyle yan tarafa geldiğimde güynese inmiş gibi oldum. Çıtılerin hepsi oradaydı. Tabi büyüklerden kimse yok, en büyükleri Kadir abi. Hüseyin, Rüstem, Sinan, İbo ve diğerleri bir mahalle oluşturmuş. Kadir abinin oğlu Adem?in kaza geçirmiş olduğunu ve koltuk değneğiyle kalkabildiğini görünce üzüldüm. Allah acil şifalar versin.

Pikniğin teknik işlerinden Rüstem ve Sinan sorumluydu anladığım kadarıyla. Benim arabada çıkan bir sorunu da Sinan halletti, sağ olsun.

Biraz ötede Avni ve Lokman kardeşlerin çadırı vardı. Avni, Geçen yıl yazın köye gelmediği için yaz tatilimiz biraz sönük geçmişti. Güven?i aradık; biraz kızdırmak için ve muradımıza erdik.

Balkondan bakar gibi yine yükseklere çıkmış Çolakgilin Memmet abi. Oğulları Ahmet, Hüseyin ve Harun?u yanına almış, bir mahalle kurmuşlar? Fevzi emimin oğlu Hüseyin, enişteleri Fayık ve Huvaklı enişte de bu çadırın elemanlarındandı. Bu çadırda ziyarette olan İhsan Sancar ve İdris hoca ortama muhabbet katmaya çalışıyorlardı.

Az aşağıya indiğimde Nuri eniştemin kebabından yedim. Damatlar oyuna davet edilince Nuri abi barbaşına geçti ama diğer damatlar cesaret edip ortaya çıkamayınca ?damat barı? hevesimiz kursağımızda kaldı.

Öğleden sonra oyun alanı açıldı. Bir iki oyundan sonra vedalaşma zamanı geldi.
Saat dört buçuk olunca ?gaile sahibine sohbet haramdır? ?yolcudur Abbas ,bağlasan durmaz ?dedik ve düştük yollara.Bizi yola vuranları geride bırakarak??.

Aslında yazılacak çok şey var ama, şimdilik bu kadar yeter.
Özellikle belirtmem gerek, İzmir?de yeni bir nesil yetişiyor?.. Bu nesil tanımadığımız bir nesil. Ve elinden tutulması, okutulması gereken bir nesil.

25.05.2011

Loading

Bu yazıyı derecelendirmek için tıklayın!
[Toplam: 1 Ortalama: 5]

Bir yorum yazın

İsim girişi zorunlu, E-posta girişi isteğe bağlıdır. E-posta hesabınız yayımlanmayacaktır.

5 Yorum

  1. Soner ALKAN

    Birlik ve beraberliği,dayanışmayı saygı ve sevgi çerçevesinde İnci Köyümüzün nesilleri arasındaki iletişimi sağlayan bu tür organizasyonları düzenlemekte emeği geçen herkesten Allah razı olsun.Bu saydığım güzel olaylardan birisi tam amacına ulaşamıyor diye düşünüyorum.O da şüphesiz nesiller arası iletişim. İnci Köyünde doğmuş ve henüz küçük yaşlarda batı illerimizden herhangi birine İstanbul,Bursa,İzmir göç etmiş olan ve şuan köyümüz gençliğini oluşturan önemli bir nufusumuz var.Ve bu nufus Batılılaşma,Avrupalılaşma gibi modernlik diye bahsedilen fakat maneviyatı kaybetmekten başka hiçbir şey kazandırmayan düşünce akımlarına kapılmaktalar.Zakir Alkan Amca : bu konu üzerinde düşünmenizi ve gençleri hedef alan güzel çalışmalar yapmanızı arzu ederim. Bu tür güzel organizasyonlarda genç arkadaşlarımıza , kardeşlerimize daha çok rol verilmesi sağlanarak köyümüze, geleneğimize göreneğimize bağlı bir gençlik yetiştirmek sizin de en büyük gayeniz bunu bildiğim için bu kadar rahat söylüyorum düşüncelerimi.Sürç-i Lisan eylediysek affola.
    Saygılarımla Soner ALKAN…

  2. GÜVEN

    Zakir az poşa değilmişsin.Senin derdin beni tahrik etmek.Seneye Allah izin verir de gelirsem POŞALUK neymiş görürsün.Birde video koyarsanız yazdıkların sağlaması olur.

  3. alialkan

    Emoğlu Bursa dan seninle vedalaşırken her oturduğun çadırda kebap cağ yiyeceğini söylememiştin sadece izmirden işganni emimgilin osman abim davet etti gidebilirim demiştin bilseydim senden daha önce giderdim. tabii demişler ki gönül ne çay ister ne çayhane gönül sohbet ister çay bahane şimdi bizimki de o mantık öyle bir program olmasa o kadar farklı yerden gelmiş insanı bir günün içinde bulup ta sohbet etmek imkansız gibi birşey zaten. bu tip programların asıl amacı da bu olsa gerek diğer yeme içme oyun vs. gibi durumlar tali olan durumlar. tabii programa katılan insanların hepsi bu düşünceyle katılıyor. ama asıl amacın gerçekleşmesinde sorumluluk ve aslan payı programı organize eden organize eden kişilere yardımcı olan kişilerde. neyse nereden nereye geldik. sahi cağlar güzel miiiiydi… afiyet olsun

  4. DADAS

    O KADAR GÜZEL BİR İZLENIM SONUCU YAZILMIŞKİ BU YAZI İNANIN SİZDE ORDA OLSAYDINIZ YAZILANLARIN NE KADAR DOĞRU OLDUĞPUNU ANLARDINIZ.AYNI ZAMANDA MUHTEŞEM BİR BETİMLEMEDE VAR.KALEMİNE VE YÜREĞİNE SAĞLIK HAKİKATEN ÇOK GÜZEL Bİ PİKMİKTİ..SELAMLAR

  5. Musa Akyüz

    Zakir hocam kalemine diline sağlık,ne güzel özetlemişsin.

© 2024 iNCi KöYü