Tandır, hayatımızın en temel ihtiyacı gıdanın, gıdalarımızın vazgeçilmez olanı ekmeğimizin üretim mekânıdır. Bunun için değerlidir. Nimetin nimet olduğu yerdir. Tarlayı sürmek, tohumu ekmek, sulamak, biçmek, dövmek, yıkamak, un yapmak, yoğurmak gibi bir çiftçinin bütün faaliyetlerinin finalidir. Emeklerin zirvesi ekmektir. Ekmeğin mekânı da tandırdır. Kısava tandır, karın tokluğudur.
Tandırlar bir başka işe de yararlar. Mısır, patates ve hatta kemikler akşamdan tencere içinde tandıra konulur ki pişsin. Malzeme pişer, ancak başkasına da düşer. Bazen bir kimsesiz, bazen bir hırsız, bazen de köyün delikanlıları tencereyi çıkarır, içindekini bir güzel afiyetle yerler. Malzeme sahibine de tencere sokağa atılmamışsa yemeği helal etmek düşer. Boşuna dememişler, ?Tandurun başı, kartul aşı, köyün başı, kabanın başı, karşı, bişi mişi? diye.
Tandır özellikle kadınların mekânıdır. Tandır sıcaktır, hararetlidir. Soğuktan uzak bir ortamdır. Sohbetin, dostluğun ve sırların mekânıdır. Köydeki cami kadar, okul kadar, çeşme başı kadar ve belki de onlardan daha fazla aktif bir sosyal mekândır. Tandır, köyün internetidir hatta. Haberlerin mekânıdır. ?Tandırın başı?nı duyup da bir anısını hatırlamayan yoktur. Bunun için tandırın başı güzeldir.
Tandırın başı iyidir, güzeldir de olumsuz bir tarafı da vardır. Temizlenmemiş bir tandır pirelerin de mekânıdır. Bilmeyenler için, yeni başlayanlar için tandırda paçalarını içeri koymalarını öneririz. Gülü seven dikenine de katlanır, değil mi?
Tandırın ikiz kardeşi fırın hakkında bir başka zaman yazalım. Aşağıda tandıra ait bazı kavramları ve anlamlarını sıralıyoruz:
Tandıra ait kavramlar:
Tekne: Hamurun içinde yoğrulduğu, ekmeğin doldurulduğu tekne. Ekmek teknesi köyümüzde tek parça kütükten yontulur(du).
Dester: Hamur dolu teknenin üzerine örtülen 1 m2?den biraz büyük iki katlı dikdörtgen bez parçası. Bu bez parçası, küntlerin üzerine toz almasınlar diye örtülebildiği gibi, pişen ekmeklerin üzerine de örtülür. Kısaca dester, tekne örtüsüdür.
Egiş: Ucu malaya benzer şekilde yassı olarak genişletilmiş, sapı da kendinden demirden bir alet. Pişen ekmeği tandırdan çıkarmaya, teknenin dibini kazımaya yarar. Genellikle un kabının içinde durur.
Un kabı: Unun konulduğu tahtadan kap; son yıllarda yoğurt kapları kullanılmaya başlandı.
Tandır Peşgunu: Hamurun üzerinde künt yapıldığı ve küntlerin açıldığı tahtadan yer sofrası. Sağlamına rastlamadım.
Teneke su kabı: On kiloluk yağ tenekesidir. Silecek bu su kabının içinde ıslatılır. Ayrıca hamuru ıslatmak için ayrı bir su kabı bulunur.
Künt: Bir ekmek yapmaya yetecek kadar hamurun yuvarlanmış top hali.
Künt açmak: Küntü yufka haline getirmek.
Patat: Daire şeklinde bir tahta üzerine çul-çaput konularak üzerine astar dikilir. Tahtanın arkası elle tutulacak şekilde deliktir. Astarın üzerine künt hamur açılır ve yayılır. Pişmesi için patatla tandırın duvarına vurulur yani yapıştırılır.
Maya: Hamurun mayalanmasını sağlayan malzeme.
Eşkimek (Ekşimek): Hamurun yoğrulduktan sonra belli bir süre demlenmesini beklemek, hamurun gelmesi, hamurun mayalanması. (bk. ?Kimse hamurum ekşi demez.?)
Hamurun geldi mi? ?Hamurun pişirme zamanı geldi mi, hamurun pişirmelik olacak kadar mayalandı mı?? demektir.
Hamurun perk olması: Hamurun normal kıvamından daha sert olup, lastiğimsi bir hale gelmesi.
Hamurun zıvık olması: Hamurun normal kıvamından daha gevşek olup, sulu bir hale gelmesi.
Düşük: Pişiren acemi ise tandırın yüzüne vurulan hamur, kayar, tandırın içine düşer. Orada küllenmiş bir şekilde pişer. Çıkarılır, genellikle ineklere verilir. Hamur zıvık ise yani tam kıvamında değilse, tandır soğuk ya da sıcaksa, yapıştıran acemi ise, tandırın duvarı tahrip olmuşsa ve patat iyi vurmuyorsa düşük olma ihtimali fazladır.
Ardından ben vurayım: ?Sen ekmek pişirdikten sonra ben pişireyim.? demektir. Tandırda sıra almak için kullanılır. ?Senin ardından kim vuruyor?? sorusu ise tandırda sırayı öğrenmek için sorulur.
Eze, eze, etmegin teze (Teyze, teyze, ekmeğin taze): Sokakta gezen çocukların acıktıklarında tandıra gidip taze pişen sıcak ekmek isteme sözleri. Melodik halde nakarat olarak tekrarlanır.
Silecek: Tandırda ateş yakılıp, tandır yüzeyi ısıtıldıktan sonra, yüzeyi temizlemeye yarayan, sıcaksa soğutmaya yarayan alet. Paspas bez parçalarının tahta bir sapa iplerle bağlanmasıyla oluşur.
Kırdavuç: Tandırda yanan ateş sonrasında kalan közleri bir araya toplamaya yarayan uzun degenek. Közleri karıştırıp tandırı harlamaya da yarar. Tandırdaki en özensiz alettir dersek yalan olmaz. ?Adı üstünde kırdavuç?. Zaten bu kırdavucun ucu yana yana simsiyah olmuştur.
Kösevi: Yanmış tahta parçaları kor haline gelir, köz olur. Ancak bazı kısımlar tam yanmaz, kor haline gelmez, bütün odun kor olduktan sonra da tütmeye devam eder. İşte bu tüten parçalara kösevi denir.
Dam ya da terek: Tandırda yakılacak kısa odunların kare düzeninde tandırın içine üst üste yığılması. Altı geniş üstü gittikçe daralarak yapılır ki yıkılmasın.
Avurt: Tandırın normalde yüzeyinden daha kalın kenarları, tandırın ağzının kenarları. Tandırın içinden daha erken kırılırlar.
Tandır Borusu: Tandır ateşi yanarken tandırın içine konularak dumanını dışarı veren soba borusu. Bu boru, yığılmış odunları tutuşturmak için tandırın içine doğru üfürmeye de yarar.
Tandırın Ağzı: Tandır soğumasın diye ağzına kapatılan teneke kapak.
Gıybet: Dedi-kodu, yani tandırın köy ortamındaki haber işlevi, tandırın internet fonksiyonunun bir sonucu. İstanbulca ve medya dilinde?Gıybet forever? da denebilir.
Diğer araç-gereçler: Süpürge, faraş, kova vb. temizlik araçları; minder, cecim, hasır gibi oturma araçları; ateş yakmak için kibrit, odun, ?gıdik? de denen çam kozaları, çok ince kuru dal parçaları ve çıra; aydınlatma araçları; tabi ki bol bol haber.
tandır aslında bir kültür merkezidir. köy kızları, köy kültürünü, hayatını burada öğrenmeye başlarlar. belki sıcak tandıra patatla ekmek vurmak, egişle ekmek çekmek çok zordur ama hayatta kolay değil yani. bazı kavramlar daha var
tandırı poslamak var,
tandırın şortu var,
tandırda oynanan oyunlar var…
güzel olmuş ellerinize sağlık.
Tandırla ilgili şiirim bu sayfada güzel olur.Ayrıca gözüne geçirmek,diye bir tabirimiz daha var,ama genelde Değirmen için kullanılsada,fırın içinde zamanzaman kullanılır.Gözüne geçirmek -araya girmeek anlamında kullanılır. Değirmen de un üğütülürken ,anbardan gelen tahıl durdurulur,acil olarak un ihtiyacı olanın tahılı avuçla değirmenin taşının deliğindenboğazından dökülür.Çıkan unu tahılı getirene verilir.Buna gözüne geçirme denir. Çalışmalarınızda başarılar dilerim. Selam ve sevgiler.