İBRAHİM HOCA ve KUR’AN KURSU
İbrahim AKÇAY Hoca’nın ölümünün 19.yıldönümü nedeniyle değerlendirmelerimi iki madde halinde sunmak arzusundayım. Derdim, hocamı hayırla yâd etmek ve Kur’an Kursu’na ilişkin birkaç hususa dikkat çekmektir.
1) Kur’an Kursu değişimin başlangıcı olmuştur. Kursun açılışıyla hayatlar değişti. İlkokulu bitiren köyün çocuklarının elinden tutuldu, onlara hedef gösterildi. Okuma arzusunda olan bütün öğrenciler desteklendi. Kur’an Kursu açılana kadar köyümüzde “okuma ve okutma geleneği” yok denecek kadar azdı. O güne kadar okusun diye çocuğunu Oltu?ya ya da il dışına gönderen ailelerin sayısı sınırlıydı. Kur?an Kursu köyümüz için bir dönüm noktası olmuştur. Kursla birlikte okuma ve okutma kültürü/bilinci oluştu. İlkokulu/ilköğretimi bitiren bütün çocuklar, aileleri tarafından Kur?an Kursu?na gönderilmeye başlanmıştı. Okusunlar, hafız olsunlar, adam olsunlar diye? Böylece köyde müthiş bir hareketlilik ve canlılık oluştu.
Kur’an Kursu’nun açışlında emeği ve katkısı olan herkesi saygı ve minnetle anıyorum. Aramızdan ayrılanlara Allah rahmet eylesin. Biliyorum, bu konuda tek bir kişinin katkısı yok. Onlarca büyüğümüzün iyi niyet, destek ve duası var. Onların ne kadar büyük bir iş yaptıkları gün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor?
2) İlkokuldan 1982?de mezun oldum. Bir yıl körpe çobanlığı, hodaklık ve bir ?yardımcı eleman? olarak ailede bana düşen işleri yaptım. Eskiden buna ?morbet? derlerdi sanırım. Belirli işim yok. Gün içerisinde ortaya çıkan işleri yapıyorum. Sürüye katılmayan hayvanları ve atı otlatmak, odun kırmak, kaybolan koyun ve keçileri arayıp bulmak gibi?
Ben ailenin üçüncü çocuğuyum. İki ağabeyim, ?baba mesleği deyu? çobanlık yapıyorlardı. Ben de onlara yardım ediyordum. ?Okumak?, ?okutmak? ne benim ne de ailemin gündemindeydi. Böyle şeyler aklımın ucundan geçmiyordu. Çünkü çevremde ?okuma? eylemini çağrıştıran ve hatırlatan birisi/birileri yoktu. Hem akraba yoktu hem rehberlik edecek başkaları da yoktu. Kısaca “okuma bilinci” yoktu. Bu durum, aslında bütün köyün sorunuydu?
İlkokuldan yaklaşık bir yıl sonrasıydı sanırım. Bir akşamüzeri. Mal-davarın otlamadan döndüğü, analarla yavruların kavuştuğu saatler? Henüz taşındığımız susuzdaki evin kapısı önündeyim. Rahmetli Yusuf (kürt) Hacı?nın evinden bize bağırıyorlar: ?Yarın medrese açılacak. Okuyacak çocuğunuz varsa yarın gelsin başlasın.?
Köy ihtiyar heyeti, bir de köyün yeni imamı Hasan Acar Hoca. Ev ev dolaşıp Kur?an Kursunun açılışını haber veriyorlarmış. İşin aslını akşam daha iyi öğreniyoruz: İlkokuldan son birkaç yıl içerisinde mezun olanların hepsinin kursa katılması isteniyor.
Babam akşam karanlığında eve geldi. Sabah biz kalkmadan davarı otlatmaya Tarmut?a gidiyor akşam ezanı sularında geliyordu. Her zamanki hali, yorgun, kaşlar çatık? Çoraplarını çıkarmaya yardım ederken “Baba, köyde Kur’an Kursu açılacakmış. Okulu yeni bitirenleri yazıyorlar. Ben de gidip yazılayım mı?” dedim. Kısan cevapladı, “git oku, boş durup ne yapacaksın”. Ertesi gün gidip adımı yazdırdım. Bugün “muhtar odası” olarak kullanılan odada siftah yaptık.
Şu an Karayolları Camii İmamı olan Mustafa Hoca?ın cüzüyle okumaya başladım. O Kur’an’a geçtiği için cüzünü bana vermişti. ?Bismillah? deyip başladım. Okudum, okudum? Hecelerin altında Türkçeleri de vardı. Önce Arapçasını heceledim, sonra Türkçesiyle test ettim. Okudukça kendime güvenim geldi. Hocam gayrete getirdi. Beni motive etti. Bana iyi davrandı.
Şimdi düşünüyorum da hafızlığı bitirmem ve okumamda rahmetli İbrahim hocamın emeği büyük olmuştur. Eğer bana kaba ve sert davransaydı okuyamazdım ve ilk günden orayı terk ederek körpe çobanlığına devam ederdim. İbrahim Hoca?nın öğrenciye yaklaşımı güzeldi; şefkat ve merhamet doluydu. Dersimizi iyi okuduğumuzda sanki yanaklarında güller açardı. Çok hoşuna giderdi.
Ben Kur?an kursuna başladıktan bir müddet sonra babamla İbrahim Hoca karşılaşmışlar. Odun kesmeye gittikleri Huvağın meşesinde. Babam hocaya, ?Hoca? demiş, ?bizim oğlan okur mu, eğer okuyacak gibi değilse ben onu alayım. Çünkü ona ihtiyacım var?. Hoca da babama, ?Hayır Ahmet, çocuğa dokunma, o okuyacak? demiş. O günden sonra başta babam ve annem başta olmak üzere bütün ailem her türlü desteği verdi.
İhsan ve Hasanların hafızlık merasimlerinde camide Kur?an okumuştuk. Babamın çok hoşuna gitmiş. Eve geldi ve bana şöyle dedi: ?Bak oğlum, ev işlerini (odun kırma, kuzu ve oğlakları tamamlama/sayma vs?) artık yapmayacaksın. Sen okuyacaksın. O işleri ağabeylerin yaparlar?? Öğrenciliğim boyunca ailemin sınırsız desteğini burada ayrıca belirtmeliyim.
İbrahim Hoca, merhametli bir insandı. Sabırlıydı. Hem de oldukça sabırlıydı. Onlarca hafız yetiştirmesi Hoca?nın sabrının bir göstergesidir. Zaten özelde ?hafızlık?, genelde ?ilim tahsil etmek?, öğrenen ve öğreten açısından başlı başına bir sabır işidir.
İbrahim Hoca, adilane davranırdı. Öğrenciler arasında ayrımcılık yaptığına tanık olmadım. Daima dengeyi gözetirdi. Başarılı olan her öğrenci onu mutlu ederdi.
(Bir anı: Kabanın başındaki törenler için hazırlıklar yapılıyor. Hoca Aşır-ı şerif okuyacakları seçti ve onlardan hazırlanmalarını istedi. Bu seçilenler arasında ben yoktum. Bu durum beni çok üzdü. Hocanın beni seçmemesine bir anlam veremedim. Bir gün sonra derste yanıma yaklaştı ve benim duyacağım şekilde ?Ali, sen de hazırlan? dedi. Çok sevindim. Hoca bir gün içerisinde ne düşündü bilemem. Belki de üzüldüğümü fark etti.)
İbrahim Hoca uzun yıllar fahri olarak çalıştı. Biz öğrencilerden şikâyet ettiğini ya da bezginlik gösterdiğini görmedim. Neyin karşılığında yıllarca görev yaptı, işini gücünü bıraktı bizimle ilgilendi, derdimizi çekti, bilmiyorum. Hoca?ya ödeme nasıl yapıldı, düzenli olarak ödeme yapıldı mı, onu da bilmiyorum. Emeği geçenlerden Allah razı olsun. Ama O, Kur?an Kursu?nu ikinci plana atmadı. Hep aynı ciddiyetle bizimle ilgilendi, derslerimizi takip etti.
Güzel bir insandı. Kur?an?a hizmet etti. İnsan yetiştirdi. Yusuf Hoca’dan aldığı bayrağı bizlere verdi.
İbrahim Hoca ümmiydi, yani okullu değildi. Ama yaptığı hizmetler çok büyük olmuştur. Onun yetiştirdiği öğrenciler bugün birçok bölgede ümmetin çocuklarına eğitim veriyor, Kur?an öğretiyor. Özellikle bizim kuşağın üzerinde büyük emeği vardır. Gayreti sayesinde onlarca çocuk Kur?an?ı ezberledi ve hafız oldu. Bir gün, birileri çıkıp İnci Köyü?nün eğitim tarihini yazacak olursa, İbrahim Hoca?ya ayrıca bir bölüm açmalıdır.
Hafız yetiştirme zor bir iştir. Sabır ister, anlayış ister, merhamet ister? İbrahim Hoca?nın işi daha da zordu. Çünkü hafızlığa istidadı olsun olmasın her aile çocuğunun hafız olmasını istiyordu. ?eti senin, kemiği benim? düşüncesi vardı, Hoca?dan gücünün üstünde bir şeyler bekleniyordu. Hocamızın herkesin hafız olması için çaba sarfettiğini, yorulduğunu, hatta üzüldüğünü belirtmek lazım? Beklide o dönemde Kur?an Kursu?nda yapılan en büyük yanlışlardan birisi de buydu.
Son söz olarak şunu söylersek, sanırım abartmış olmayız: İbrahim Hoca köyümüze Allah?ın bir nimetiydi. O?nu bize Allah gönderdi. Yaşadığı dönemde önemli bir boşluğu doldurduğu tartışılmaz bir gerçektir. İbrahim Hoca, kolları iki yanda, birini geçmişe birini de geleceğe uzatmış bir insan gibiydi. Bizi geçmişle buluşturdu, köklü bir geleneğin temsilcisi olduğumuzu hatırlattı. Geçmişi de bize taşıdı ve o kutlu emaneti omuzlarımıza verdi.
Rahmet ve saygıyla anıyorum.
Mekanı cennet olsun!…