Bu yazının amacı mezarlığa tarlalarını vakfeden insanlara birer Fatiha ile rahmet okumak, aynı zamanda mezarlığın tarihine küçük de olsa bir ışık tutmaktır. Ben büyüklerimden ve özellikle Rahmetli Hamza Çelebi’den duyduğumu ve öğrendiğimi yazıyorum.
Şeyhgil’in Tarlanın Tamamen Mezarlık Olarak Vakfedilmesi
Köyümüzün şimdi yekpare görünen mezarlığı, esasında dört farklı tarladan oluşmuş. En eski mezarlık yeri Şeyhgilin tarlası. Şimdiki mezarlığın tam ortasından üst duvara doğru olan orta kısım (1 nolu kısım).
Bu arada resimdeki tarla sınırlarının tahmini olduğunu hatırlatmak isterim. Yolun altındaki çizgiler tarlaların vakfedilmeden önceki bütünlüğünü göstermek üzere çizildi. Yolun altında kalan kısımlar vakfedilmemiş, sadece yolun üstündeki kısımlar vakfedilmiştir.
Çakmaktaşına Yeni Yolun açılması
Eskiden Çakmaktaşı’ndan gelen yol, çaya yukarı Gazi İbrahim Dede’nin değirmeninin önünden, sonra diğer değirmenin önünden çayın kenarını takip ederek köye ulaşırmış. Zamanla şimdiki yeni yol yapılmış. Çakmaktaş’ından gelen yeni yol, Çakmaktaşı’ndaki diktaşın boynundan şimdiki mezarlığın alt köşesine kadar gelip buradan itibaren ise o zamanki tarlaların ortasından geçerek köye ulaşmış. Böylece mezarlık önündeki yol, Salihgilin tarlanın ve Paracıgilin tarlanın (şimdi Feyzullah eminin tarlası) tam ortasından geçmiş.
Salih Dede’nin Tarlasının Yolun Üstünde Kalan Kısmını Mezarlığa Vakfetmesi
Salihgilin büyük atası Salih Altaş dede, yeni geçen yolun böldüğü tarlanın üst kısmını, yani mezarlığın alt başındaki düzlük kısmını mezarlığa vakfetmiş. Bir diğer ifadeyle Salih Dede, ikinci salurdan yani Şeyhgilin tarladan Çakmaktaşı yönündeki sonuna kadar olan kısmı vakfetmiş (2 nolu kısım).
Paracı Dede’nin Tarlasının Yolun Üstünde Kalan Kısmını Mezarlığa Vakfetmesi
Paracı dede ise (Nazir Emigil’den Zahire Nene’nin dedesi) şimdiki mezarlığın giriş kapısından ikinci salura kadar yolun üstünü, yani şimdiki Feyzullah Emi’nin tarlasının üstüne paralel olan mezarlığın düz kısmını vakfetmiş (3 nolu kısım).
Tatlı Dede’nin Tarlasını Tamamen Mezarlığa Vakfetmesinin Hikayesi
Girişin üst tarafındaki Sabiler Mezarı’nın (çocuk mezarları) bulunduğu dik yamaçtan yukarı dere boyunca ise Datlıgil’in tarladan oluşuyor (4 nolu kısım). Aslında mezarlığa en geç vakfedilen kısım burasıdır.
Datlıgil’in kısmın vakfediliş hikayesi ise şöyle: Mezar yeri azalınca Tahsin Helfe’nin babası olan Tahir Hoca (İlyas ve Kamil Hoca’nın babası Tahir Hoca ile karışmasın lütfen) Datligil’in tarlanın tumbuna defnedilmiş. Tahsin Helfe rüyasında mezar yerinden dolayı babası Tahir Hoca’nın sürekli rahatsız olduğunu görürmüş. Bunun üzerine Tahsin Helfe, Datlı Dede’ye durumu iletmiş; mezar yerini satın almak istemiş. Ancak Datlı Dede: “Biz o kadar kötü insanlar mıyız ki mezarda bile Tahir Hoca’yı rahatsız ediyoruz?” demiş ve tarlayı olduğu gibi mezarlığa vakfetmiş.
Mezarlığın Su Arkı ve Güzergahı
Bu tarlaların suyu ise Büyük Ark’a bağlıydı ki bizim çocukluğumuzda bu ark köyün içini geçerek mezarlığa kadar ulaşırdı. Büyük Ark’ın devamı olan bu ark, Süleyman Tarla’dan geçip Kartal Hacı’nın ve Böcükligil’in evlerin önünden geçer, sonra Mevlüt Hacı’nın, Şeyhgil’in ve Züfer Emigil’in evlerin önünden geçerek Su Deresi’ne ulaşır, oradan da Şirin Emigil’in evlerin boynundan Datlı mahallenin önünden geçip Mollagil’in evlerin boynundan Küçük Hösenge ve Kilise tarlasından geçerek Büyük Hösenge, nihayet oradan da mezarlığın tam üst başına ulaşırdı. Böylece Hiros’tan başlayıp mezarlığa kadar ulaştığı için Büyük Ark adını alırdı. Hatta seksenlerde bu arkla su getirilip mezarlık ağaçlandırılmak da istenmişti. Biz mezarlığa kadar ulaşan suya tanıklık ettik. Ama köy içindeki ark maalesef zamanla işlevini kaybetti. Eski Büyük Ark yerine zamanla yenisi yapıldı.
Velhasıl-ı kelam: Vakıf, köyümüzdeki hayır faaliyetlerinin merkezini oluşturmuş. Mezarlığın yeri de, Camii’nin giderlerinin karşılandığı birçok tarla da vakfedilmiş. Bu vakıflar hâlâ duruyor; milli emlake ya da belediye mülkiyetine geçmesi dinen onları vakıf olmaktan çıkarmıyor. Çünkü vakıf tescil edildiği andan itibaren Allah’ın mülkiyetine geçer.
Vakfeden dedelerimiz, nenelerimiz hayır yaparak amel defterlerini açık bırakmak istemişler. Vakfı bozarak onların amel defterini kapatan, kendi amel defterine ebedi günah yazdırır. Ne demiş atalarımız: “Vakfa bir çivi çakan âbâd olur, vakıftan bir çivi söken berbâd olur.”
Sonsöz: Mezar yerini vakfedenlere, mezarlıkta isimleri unutulmuş nesilleri kesilmiş müminlere, dedelerimize ve nenelerimize Allah rahmet etsin. Mekânları cennet olsun. Amin!
Ruhları için birer Fatiha okuyunuz lütfen.
NOT:
- Mezarlığın yeri ile ilgili varsa diğer bilgiler,
- Mezarlığın duvarlarının ne zaman yapıldığı,
- Otlarını kimin biçtiği, kimin yaktığı,
- Mezarların üstünü örten geçmişteki sel olayları,
- Mezarlığın aydınlatılması,
- Mezarlıkla ilgili diğer konular ise
sizlerin yorumları ile bu sayfada yer alacaktır ve İnci Köyü tarihine not düşülecektir inşallah.