Yazar: Dursun Ali ALKAN (Çavuşoğlu)

12 kayıt bulundu

Palandöken

Sene seslenirem ey palandöken !
Bilmirem ki sende bene mi çektin,
Dosta gül kokarsın, düşmana diken
Bilmirem ki sende bene mi çektin.

Alçağın, yükseğin, iniş, yokuşun
Karçiçeği, lale, kekik kokuşun,
Heybetli duruşun, o sert bakışın
Bilmirem ki sende bene mi çektin.

Herkes sana koşar, sılası gibi.
Dadaşsın, haksızın belası gibi.
Yıkılmaz mertliğin galası gibi
Bilmirem ki sende bene mi çektin

Sen Nene Hatun’sun, Emrah’ta avaz,
Yazın yemyeşilsin, kışında beyaz.
Sümmani’de şiirsin, Reyhanî’de saz,
Bilmirem ki sende bene mi çektin.

Sen bana dost musun, arkadaş mısın
Hiç sesin çıkmıyor, toprak taş mısın
Çavuşoğlu gibi utangaç mısın
Bilmirem ki sende bene mi çektin.

Dursun ali alkan (çavuşoğlu)

iNCiKöYüM sitesine

Bir gün merak ettim, girdim, dolaştım,
Gördüm İNCİKOYUM’UN sitesinde
Birçok eski anılara ulaştım
Gördüm İNCİKOYUM’UN sitesinde

Bir tarafı orman, bir yanı dağlar
Bir yan çayır çimen bir yanı bağlar
Evlek evlek bölünmüşler tarlalar
Gördüm İNCİKOYUM’UN sitesinde

Kimisi çift koşmuş sürer tarlayı
Kimisi ot saman yüklemiş arabayı
Kimisi serinde demlemiş çayı
Gördüm İNCİKOYUM’UN sitesinde

Harman barı, bilgi yarışmasını
Hocaların vaaz konuşmasını
Kuzunun koyuna karışmasını
Gördüm İNCİKOYUM’UN sitesinde

Bir görüntü var ki yüreğim sızlar
Bazı kareler, var yaş dolar gözler
Çatılarda karlar, saçakta buzlar
Gördüm İNCİKOYUM’UN sitesinde.

RAHMETLİ MEMMET malı toplarken,
Çoban OSMAN hasta düşmüş yatarken,
Gıdikler melerken, horoz öterken,
Gördüm İNCİKOYUM’UN sitesinde.

Kimler varmış, gitmişler kimler?
Nice hacı hoca nice alimler,
Nice garibanlar, nice yetimler,
Gördüm İNCİKOYUM’UN sitesinde

Sabah erken köylü dağa giderken
Bir gün öncesinden çadır kurarken
Ocağın başında kebap dönerken
Gördüm İNCİKOYUM’UN sitesinde

EŞREF, ZAKİR HOCA hizmette baş
Yusuf ALTAŞ ile Mustafa AKTAŞ
Kamera omuzda o KADİR ALTAŞ
Gördüm İNCİKOYUM’UN sitesinde

Alkani, Sefili içten yaralı
İsmail Çelik, KÖMÜRCÜOĞLU
Mikrofon elinde ve ÇAVUŞOĞLU
Gördüm İNCİKOYUM’UN sitesinde

Dursun ali alkan (çavuşoğlu)

Ana

Bir mektup aldım ıslanmış pulu
Çağırsan da şimdi gelemem ana
Okudum içini hep hasret dolu
Çağırsan da şimdi gelemem ana.

Karları erise bizim Akdağın
Çiçekler açsa da bostanın bağın
Sofraya koysan da çiğin kuymağın
Çağırsan da şimdi gelemem ana.

Elbette bu gönül sizi arzular
AKLIMA DÜŞTÜKÇE BURNUM SIZILAR
Yayladan inse de koyun kuzular
Çağırsan da şimdi gelemem ana.

Bakarsın ki bir gün dağa bağrılır
Kete katmerlerin içi kavrulur
Çadırlar kurulur döner çevrilir
Çağırsan da şimdi gelemem ana.

Bu hasretlik yaktı beni haşladı
Kader bizi her bir yana taşladı
Torunların okumaya başladı
Çağırsan da şimdi gelemem ana.

Yoğurt mayaladın sütün taştı mı
Hocabaşı sardın hıngel pişti mi
Çukur tarladan da güneş aştı mı
Çağırsan da şimdi gelemem ana.

Dursun Çavuşoğlu durma yaz hele
Eski yaprakları çevir tazele
Yoksulluk ceketi sırtımda hele
Çağırsan da şimdi gelemem ana.

Dursun Ali ALKAN (Çavuşoğlu)

Tutmuyor Oğul

Ayağın sağlam bas dengeni sağla
Düşeni hiç kimse tutmuyor oğul
Tedbir al takdiri kadere bağla
Düşman gece bile yatmıyor oğul.

Doğduğunda sana yazı yazılır
Göremezsin o alnından asılır
Zenginin tavuğu bülbül kesilir
Fakirin horozu ötmüyor oğul.

Ne bir sefan olur ne bahçe bağın
Bir yarım ekmeyin bir de tabağın
Ne akşamın belli ne de sabağın
Namerdin arzusu bitmiyor oğul.

Dursun Çavuşoğlu de gel de yanma
Her yüze güleni dost olur sanma
Sizin için dağları yıkarım amma
Bu kadere gücüm yetmiyor oğul.

Dursun Ali ALKAN (Çavuşoğlu)

Gelmiş de Gitmiş

Dünya sefasını hayal ederken
Ömür rüzgar gibi gelmiş de gitmiş
Bize de uğramış geri giderken
Elli altmış sene almış da gitmiş

Aynaya bakacam görmüyor gözüm
Kalkıp da kaçmaya tutmuyor dizim
Ağarmış saçlarım buruşmuş yüzüm
Meğer gençliğimi çalmış da gitmiş

O yar benim için yüce dağ idi
Kışın çimen çiçek yazın kar idi
Onla güzel anılarım var idi
Girmiş hafızama silmiş de gitmiş

Kimine gam keder kimine sancı
Kimine bal kaymak kimine acı
Yeni yeşermişti hayat ağacı
Uzatmış elini yolmuş da gitmiş

Dursun Çavuşoğlu sanmayın deli
Yazdığım mısralar hayat bedeli
Gönül bahçesinde bir gül misali
Sam rüzgarı vurmuş solmuş da gitmiş

Dursun Ali ALKAN (Çavuşoğlu)

Ben İnci’yi Yazam Siz Beni Beni

Kalkın hep beraber köye gidelim.
Ben İnci’yi yazam siz beni beni.
Çıkıp Akdağ’da seyran edelim.
Ben İnci’yi yazam siz beni beni.

Yılda birkez olsun dağa bağrılır,
Gedik’in düzüne çadır kurulur.
Kete, katmer pişer, kebap vurulur,
Ben İnci’yi yazam siz beni beni.

Birisi, hollası, çelik çomağı,
Tuzsuyu peyniri ve tereyağı,
Ayranın keleci çiğin kuymağı,
Ben İnci’yi yazam siz beni beni.

Kabanın Başı’nın başka sefası,
Ormanın içinde temiz havası.
Dağın yamaçları keklik yuvası,
Ben İnci’yi yazam siz beni beni.

”Orda meyve olmaz”denen topraktan,
Şimdi erik,elma gelir Çatak’tan.
Bökün Tarlası’ndan,Güynes,Madurdan,
Ben İnci’yi yazam siz beni beni.

Efil efil rüzgar eser serinden,
Turnaların sesi gelir derinden.
Hırosun Düzü’nden Üresger’inden,
Ben İnci’yi yazam siz beni beni.

Kotik’ten ayırır yokuşun başı,
Huvak’la sınırı Kahabet Taşı,
Arasan bulunmaz benzeri eşi.
Ben İnci’yi yazam siz beni beni.

Dursun Çavuşoğlu yanar tutuşur,
Gölyer’de her türlü çiçek kokuşur.
Seni seven er geç senle buluşur.
Ben İnci’yi yazam siz beni beni.

Dursun Ali ALKAN (ÇAVUŞOĞLU)

Olur

Gönül ben bir dağım aşılmaz deme
Çıkar Ferhat gibi bir delen olur
Ekmeği yarım kes tamamı yeme
Bakarsın zamansız bir gelen olur

Zannetme her insan çeker aslına
Düşme içki, kumar düşer kastına
Zehirler sırrını deme dostuna
Gün gelir arkadaş bir yılan olur

Allah rızasına yap işlerini
Uçurma kalbinden nur kuşlarını
Hakk uğruna akıt gözyaşlarını
Kul silmezse bile bir silen olur

Dursun Çavuşoğlu yaz anlasınlar
Yazdığın okuyup ibret alsınlar
Mezarına garip şair yazsınlar
Belki okuyup da bir bulan olur.

Dursun Ali ALKAN (Çavuşoğlu) / Nisan.2013

Böyle Bir Hocaydı İbrahim Hoca

Vefatının 20. yıl dönümünde rahmetle andığımız İbrahim Akçay Hoca için.

İsmi okundukça rahmet verirler
Böyle bir hocaydı, İbrahim Hoca
Allah razı olsun Ondan, diyerler
Böyle bir hocaydı, İbrahim Hoca

Dünya emvalında yok idi gözü
Kur’an’a adanmıştı bedeni özü
Ne bir kini vardı, ne yalan sözü
Böyle bir hocaydı, İbrahim Hoca

Konu komşu şikayetçi olmadı
Hayır hasenattan geri kalmadı
Devletinden hiçbir maaş almadı
Böyle bir hocaydı, İbrahim Hoca

Hak uğruna altmış üç yılı serdi
Her bir yılı için bir hafız verdi
Dikenler içinden gülleri derdi
Böyle bir hocaydı, İbrahim Hoca

Kur’an’a hizmet ile gitti yarına
Ekledi hüsnüyyeti, şeref şanına
Çavuşoğlu der ki, Rahmet canına
Böyle bir hocaydı, İbrahim Hoca

Dursun Ali ALKAN (ÇAVUŞOĞLU)


Köyümüz Bizim

Bir gün de İnci’yi merak edersen
Masirikten aşar yolumuz bizim
Köprüyü geçip de köye varırsan
Selamla uzanır kolumuz bizim

Daim hoşgörülü yüreğimiz var
Gelen misafire hürmetimiz var
Elden geldiğince hizmetimiz var
Hayırla açıktır elimiz bizim

Bu bir gelenektir atadan beri
Köyümüzde meşhur kuzu döneri
Süzülmüş yoğurdu, ünlü katmeri
Baldan da tatlıdır dilimiz bizim

Köyümüz cephesi kıbleye karşı
Piknik yerimizdir Kabanınbaşı
Her evde yapılır kehribar taşı
Ondandır doğrulmaz belimiz bizim

Çimen, çiçek olmuş yaylanın düzü
Kimseyi görmüyor Akdağ’ın gözü
Kaynaklı gözeler, soğuktur özü
Rahmetle yıkanır elimiz bizim

Mart ayı dert ayı bitmez sızımız
Nisanda meleşir koyun kuzumuz
Dokuz ay kışımız üç ay yazımız
İşte böyle garip halimiz bizim

Yemyeşil tabiat güzel ormanlar
İçinde barınır türlü hayvanlar
Çayırlıkta öter çifte turnalar
Akdağ?a yaslanmış dalımız bizim

Dursun Çavuşoğlu sana ne oldu
Güz geldi de artık çiçekler soldu
İnci’dir köyümüz kazamız Oltu
Dadaş Erzurum’dur ilimiz bizim

Dursun Ali ALKAN (ÇAVUŞOĞLU)

Gerekir

Kendinden habersiz yaşayan insan,
İlk önce müslüman olman gerekir,
Yanlış yola sapma olursun hüsran,
Bir olan Rabbi?ni bilmen gerekir.

Kendine hakim ol nefsine ırak,
Allah ne emretmiş eylersen merak,
Kuran denizine yelken açarak,
Akıl kayığını salman gerekir.

Kuran-ı Kerimle doldur hurcunu,
Unutma Rabbi?ne olan borcunu,
Yılda bir ay olsa tut orucunu,
Beş vakit namazın kılman gerekir.

Bir bilenden öğren bilmediğinde,
Herkes bir şey bulsun söylediğinde,
Cennet Cehennemi öğrendiğinde,
Bu faniyi gözden silmen gerekir.

Şeytana kapılma bırakmaz yakan,
Hakkın hikmetine az gelir rakam,
Mümine şehitlik en yüce makam,
Cihad eyleyerek ölmen gerekir.

Kurana sadık ol, İslam?sa dinin,
Ebedi hayatta hazırla yerin,
Kalbinden sök at nefretin,kinin,
Herkese dosdoğru olman gerekir.

Dursun Çavuşoğlu sen anlat olsun,
Öyle söz söyle ki ebedi kalsın,
Yazdığın okuyan bir ibret alsın,
Bütün gönüllere dolman gerekir.

Dursun Ali ALKAN (ÇAVUŞOĞLU)

Demiş

Bizi bu dünyaya getiren Allah,
Bana karşı asi olmayın demiş.
Size yol gösterir o Resulullah,
Siz başka bir kapı çalmayın demiş.

Bu dünya fanidir vermeyin değer,
Gerçek müslümanı kainat sever,
Bilmeden kul hakkı yemişsen eğer,
Helal ettirmeden gelmeyin demiş.

Cenneti kazanmak ise niyeti,
Namaz ,oruç onun maneviyatı,
Yaradan emretmiş İslamiyeti,
Siz başka bir kapı çalmayın demiş.

Dağlar taşlar pamuk gibi atınca,
Yaşadığın rüya bir gün bitince,
Can dostun Azrail karşan çıkınca,
Gücünüz yeterse ölmeyin demiş.

Ağzına sahip ol nefsini eyle,
Dost acı konuşur sen tatlı söyle,
Sırat köprüsünü geçmeden önce,
Şehvete kapılıp gülmeyin demiş.

Sizler Allah için cihad ediniz,
Şehitlere açık cennet kapımız,
Kuran_ı Kerimle tahsil yapınız,
Mahşer günü cahil kalmayın demiş.

Gaflet ile geçti civan çağlarım,
Sarardı bostanım soldu bağlarım,
Dursun Çavuşoğlu Hakka ağlarım,
Aksın gözyaşlarım silmeyin demiş.

Dursun Ali ALKAN (ÇAVUŞOĞLU)

Gurbete Sesleniş

Deli ettin gurbet, bırak peşimi,
Ben köyüme gidem, uslanam gelem.
Ancak o, söndürür bu ateşimi,
Köyün yağmurunda ıslanam gelem. .

İçem soğuk sularını, gezem dağları,
Sineme çekeyim temiz havayı,
Başakta ekinler, çayır zamanı,
Çimen, çiçek ile süslenem gelem. .

Balı, tereyağı, kuzu döneri,
Şimdi çiğ tutmuştur sütün kenarı,
Yoğurdu, peyniri, birde kuymağı,
Kete, katmer ile beslenem gelem. .

Dursun Çavuşoğlu sılaya hasret,
Kadere sitemim, feleğe minnet,
Yaşayana selam, ölene rahmet,
Dosta akrabaya seslenem gelem.

Dursun Ali ALKAN (ÇAVUŞOĞLU)

© 2024 iNCi KöYü