Kurban bayramında köye gitmiştim. Hazan ve hüzün ile beraber bir bayram yaptık.
Arefe gününden başlar bayram.
Arefe gününün heyecanı bir başkadır. Hele bıyığı terlememiş, yeni yetme, toy delikanlıların günler önce başlayan hazırlıkları, artık tamamlanmıştır.
Köyde yaşamış her genç bu hazırlığı, bu heyecanı mutlaka yaşamıştır.
Arefe günü top atışlarından bahsediyorum.
Ne zaman başlamış, nasıl başlamış bu gelenek bilinmez. Yüz yaşındaki nenem (Haci Cemile) ?ben büyüdüm kalktım var.? diyor. Evveliyatını bilen yok. Ama çocukluktan kurtulan her genç, delikanlılığını adeta bu “top atışlarıyla” ispatlar. Biz de kur’an kursuna giderken birkaç defa attık.
Köye giderken hep aklımda o vardı. Arefeye yetişip top atışlarını seyretmek. Her atılan kütükte çocukluk yıllarımdaki kadar heyecanlanırım.
Şanslıyım, gençler tam dört tane kütük hazırlamışlar.
İkindi saatlerini bekleyeceğiz.
Kütükler tam ikindi camisi dağıldıktan sonra atılır. İkindiden çok önce kütükler karşıya çıkarılmıştır. Cami dağılınca kütüğün tam göründüğü yere ikindi güneşinden, görüntüyü bozmaması için, siperlere geçilir, ya da ellerini gözlerine siper yapıp bekleme başlar. Köye tam bir sessizlik çöker. Hatta nefesler bile tutulur. Karşıdan gelen seslere kulak kesilir herkes.
Gençler bir şovun startını verecekler ve farkındalar bütün gözlerin.
İlk önce ıslıklarla dikkatleri toplamaya çalışırlar. Hazır olmayanları, kapıya çıkmamışları ıslıklarla davet ederler. Herkesin seyretmesi için bağrışmalar ıslıklar devam eder.
Nefeslerini tutup da seyredenlerin sabırları tükenir. Hele alafa gidecekler varsa, yada fırında nöbeti olanlar varsa, yada daha mezarlığa gitmemiş olanlar varsa homurdanırlar. “de atın, işimiz gücümüz var” diye.
Artık bütün dikkatleri celbettiklerini anlayan gençler, kütükten uzağa saklanırlar. Sadece biri kalır kütüğün başında, fitili ateşleyip kaçacak.
O da önce numara çeker, bazen, ateşlemeden kaçar insanlar ha patladı ha patlayacak derken zaman uzayınca insanlarda bir telaş başlar patlamadı diye. Ancak son kaçan tekrar kütüğün başına dönünce anlaşılır numara çektiği.
Ve bu sefer fitili gerçekten ateşler ve kaçar.
Önce ince bir duman çıkar.
Bütün nefesler tutulur. Dumanın koyulaşması beklenir. Duman kesilince önce kütüğün parçaları yerden yükselir arkasından yeri göğü inleten sesi duyulur. İkindi güneşinde kütüğün parçaları parıldayarak yağmur gibi inmeye başlar.
Ve gençler saklandıkları yerden çıkarak bir başarının arkasından köye bir poz verirler.
Dedim ya bu sene tam dört top atıldı; ikisi yukarı mahallenin ikisi aşağı mahallenin.
Yukarı mahallenin topları değirmenin başından atılır, aşağı mahallenin topları ise karşıdan.
Artık arefe atışları tamam. Bayrama hazırız demek.
Sanki bu kütükler atılmasa köye bayram gelmeyecekmiş gibi. Ya da bayram yarım kalacakmış gibi gelir bana.
Helal olsun gençlere?
Zakir hocam,çok akıcı bir üslupla özetlemişsin.Teşekkürler…
İnceparalı Hafiz,
Kütüğün patlamaması bir genç postası için gerçekten berbat bir durumdur. Bir bakıma hava atmak için çıkmışsın havan batmış. Olacak şey değil. Başıma geldiği için bu duyguyu çok iyi biliyorum. Bütün gözler sizde ve fitile ateş verip patlamasını bekliyorsunuz. Ve bir süre sonra fitilin dumanı yok oluyor işte o an kalbin durma noktası ya güüüüm diye açılacak ya da bütün milletin huzurunda karizma…..
Kadir abi, inşallah, bu seneki kütük atışlarıyla ilgili çektiğim görüntüleri yakında paylaşırım.
Zakir kardeşimizin bayram hatırasını incepara rumuzuyla yazan köylümüz seyirci cephesinden çok güzel ifadelerle tamlamış.Yalnız ismini de lütfederse merakımız giderilmiş olur. Ayrıca Zakir bu makaleyi video görüntüleriyle süsleyecektir diye düşünüyorum.
Ya patlamazsa kütük hafız! İşte o zaman yandı gülüm keten helva. Kütüğü bir tekne ile yuvarlarsın aşağı ama bütün köye rezil olmanın utancı bayramı bile gölgede bırakır.Tabi karşı mahallenin dalgası da cabası. Bu utancı ancak ertesi yıl iyi bir kütükle atabilirsin. Bu da çalacağın kütüğün büyüklüğü ve kuruluğu yanında kütüğe dinamit ve fitil dolduranın becerisine bağlı. Ben yukarı mahallenin attığı kütüklerde Hakkı abinin dalgalarını hiç unutmam. Her türlü numara vardı.Sabrımız tavan yapmadan bir türlü patlamazdı o kütükler.Kış aylarında ne zorluklarla çıkarırlardı kütükleri karşıya…O zaman onlara deli gözüyle bakıyordum.Şimdi bakınca diyorum ki, bir insan delilik yapacaksa bu şekilde yapmalı. Hiç zararı yok!Şimdi onlar zamanında görevlerini yapmış olmaktan mutluluk duyuyorlardır.Ya da hatırlayacakları güzel şeyler.Bu işlere karışmayan benim gibilerse başkalarının yaptıklarına geriden yad etme durumunda.