Sabah erken saatte kalkıp ot kaldırmaya gitmek yaz aylarının en zor işlerinden biridir. Hele ot kaldıracağın çayır Anzevel ise ya da Köşmek, Nohralı veya Musanın çukurları ise gerçekten çekilmez olur. Hele Musanın çukurları, aman Allah?ım; geceyi orada geçirmen gerek? Bir de çıkarsın o tepelere ki, tin yok? bu tin de öyle bir şey ki her gün olmuyor. .. olduğu sabah kaçırmayacaksın?
Ciresin derede bir motor(traktör) yakaladıysan senden şanslısı yok. En azından Hargın başına kadar gidersin. Eğer şansın yaver giderse ta çayırına kadar yorulmadan ve tin kalkmadan motor seni götürür.
Anzavele gitmek için yola çıkmıştım o sabah? Cirese geldiğimde bekleyen biri vardı bana da bekle motor geliyor dedi. ?Sabah sabah Allah yüzümüze baktı.? diyerek bekledim, birazdan sabahın mahmur sessizliğini yırtarak geldi motor.
Bizi de aldı ve yola revan olduk. Karıncalık dereyi geçince motorcu, önümüzde ilerleyen leçekli bir kızcağızı motora almak için yavaşladı. Motorcunun ısrarına rağmen leçeği yüzüne çekip binmeyeceğini işaretle anlattı ve arkasını döndü.
Motorcu, içine derin bir sızı girmiş gibi içini çekti ve, ?kala kala bu kaldı şaşurt olarak.?dedi.
Evet, ?son şaşurt?; ileride giden ve geriden gelen yoktu. Yanında da ne yareni vardı, ne de bir ?baculuğ?u.
?Yılların bütün yükünü, bütün çelmeklerini, bütün ağıllara taşıyordu. Bütün habkesler onu bekliyordu.
Çoban Osmanlar onun için çalacak tulumlarını, onun sürülerini otlatacaklar.
Meleşen kuzuları o okşayacak; annelerinin altına eheleyecek.
Son şaşurt?
Bütün analar onu kaldıracak nazlı uykusundan. Nazlı nazlı kalkacak ?azcık daha? diyecek. ?Gün doğacak, çoban beklemez? itirazlarıyla yarı uykulu gözlerle; yarı yolda kalan rüyalarından tutunarak düşecek yollara tek başına.
Tek başına yenecek sabahın gri uykusunu.
Tek başına karşılayacak Ağustos güneşinin doğuşunu.
Sabah çayını hazırlayan çobanın da beklediği işte o. Bütün şaşurtları bekler gibi?
Şaşurt ne kadar erken gelirse gelsin çoban için geç kalınmıştır. Onun için homurdanır çoban; ?Hele çabuk ol, evle oldi?
Bütün koyunların, kuzuların, keçilerin beklediği de o. Bir an evvel ağıldan kurtulup dağların özgür yamaçlarına vurmak isterler kendilerini.
Bütün koyunları sağacak, koyunlarla dertleşecek, kuzularla söyleşecek?
Kuzuları anneleriyle son kez buluşturacak.
Mor koyunun kuzusuna tekrar tekrar bakacak, anasından ayırmak istemeyecek onu. Çünkü o çobanın en son müjdesi?
Analar inekleri sağmış yol gözetmekteler. Bir ellerinde süt dolu çelmek, diğer elleri kaş üzerinde, ağıldan gelen yola dikilmiş. Ahırın önünden ayrılırken bir taraftan da dırdırlanır; ?oyalanuuur?
Süddamında bekleyen analara ulaştırır sabah sütünü, dağda otlayan koyun sütünü?
Şaşurt daha ekin biçmeye gidecek, Ziyaret düzüne, Köşmege, Gedüge ya da Hüsüpense?
Bütün babalara deste yetiştirecek?
Tek başına zamanı donduracak, dağları kuşatan türküler yakacak ekin biçerken. Türküsüne dağlar seda verecek.
Biçinden sonra erken dönüp, tekrar, akşam için ağılın yolunu tutacak.
Menekşeli bayırlarda, sümbül kokan çayırlardan süt taşıyan koyunlarına; ağıla gidecek.
Akşamın yorgunluğuna inat daha neşeyle gidilir ağıl yolunda?
Seyrangahtır ağıl başı?
Bayram yeri gibidir.
Çobanın keyfi yerindedir. Çalar tulumu oynatır kızları ta akşam alacasına kadar.
Son şaşurt oynar bütün kızlar yerine?
Sonra yol boyu türküler çağıracak; Duzhanadan Cirese uzanan kızlar sürüsü adına?
Bütün delikanlılar yollara dökülecek, o geliyor diye, muhtar korkusundan mısırların içinden, değirmenin önünden gelen yolu gözleyecekler.?
Motor Karaotluğa tırmanırken ben düşten uyanıyorum.
Bakıyorum son şaşurt çarkın önüne gelmiş, tek başına? Bütün kızların yollara döktüğü sevdalara içten içe ağıt yakarak ilerliyor?
Ve zamana meydan okurcasına “son şaşurt” olduğuna aldırmadan ilerliyor?
Helal olsun hafız
böyle giderse köyün tarihçisi olacaksın
hafız senden allah razı olsun koyumuzu enguzel sen tanıtıyorsun sagol tesekkur ederım bursadan selamlar
hafiz çok güzel anlatmışsın ağzına yüreğine sağlık bende sayende öğrendim bilmiyordum iyi oldi
Güzel işler olunca yorumlarda hemen geldi. siteyi tekrar canlandırdığın için teşekkürler zakir. makalelerin devamını dileğiyle…
emeklerinize yüreklerinize sağlık
Ne denebilir ki? Nesir gibi görünse bile bir şiir kadar muhteşem bir anlatım. Sen hep yaz köyümü dadaş. Sırada hangi son var, merakla beliyoruz haberin olsun. Muhabbetle…
Sevgili Zakir hoca, yalnız keçiler şiirini değil diğer şiirlerimdede ınsanımızla ortak bır yanımız varsa ki var. Her isteyen şiirlerimden aslına sadık kalmak suretiyle istediği yerde yayınlayabilir.Ben oşiiirleri benim için değil bizimle aynıduygu ve düşünceleri paylaşan tüm insanlara yazdım.İnsanlarımız arasında kabul gördü ise buda bana verilmiş en yüce ödüldür. Herkese sonsuz teşekkürlerimi arz ederim. Sevgilerimle.
Kadir Abi,
Sizin şu KEÇİLER şiirinizin tamamını sitede yayınlasak diyorum. Bir zamanlar hepsi ezberimdeydi. Şimdi de kıtanın başını yakalarsam yine okurum. Güzel bir şiir.
Yorum yapan tüm site sakinlerine teşekkür ederim.
bu yazıyı postaya at orası zenginleşsin,köyle ilgili bölüme,
Güzel olmuşta hafiz, şaşurtmişsin.
Ağzına sağlık zakir hocam,doğru söylüyosun, ot kaldırmak için musanın çukurlarında iki gece yatmış birisi olarak seni teyid ediyorum.
Zakir hoca “son hodak”ı yazmıştı. Şimdi de “son şaşurt”. Biz nesil olarak galiba bir köy kültürünün nasıl yok olduğunun tanığı olduk, oluyoruz. Bunun için, bu mükemmel yazı hepimizi duygulandırdı. Öğrendiğim doğru ise Mustafa Ağırman hocamız Şevket eminin cenazesinde onunla yaptığı hodaklıkları anmış da ağlamış. Hepimizin geçmişine ağlamış aslında. Hem bir kültürü, hem de o kültürün insanlarını kaybediyoruz ve gittikçe çoraklaşıyoruz. yazık.
ellerin dert görmesin zakir kardeşim.
hafiz bir şeyi unutmuşsun. sabahtan eşşehleriyle gidenlerin bir yönden şanslı diğer yönden şanssız olduğunu. eğer yayalar motor bulamazlarsa eşşehlere binenlerin forslarından geçilmez. ama ciresin önünde beklerken eşşehlerinen geçenleri motora binipte beş dakika sonra yolda sen geçtiğin zaman o zaman da eşşehlere binenler içlerinden derlerki yav şu eşşek olmasaydı da ben de şu mortora binseydim diye … nereden biliyorsun içlerinden öyle geçirdiklerini diye soracak olursanız ben de derimki o hayatı yaşayan herkes aynı duyguları hissetmiştin kanımca. selamlar
kalemine sağlık…selamlar…bu site aynı zamanda usta köşe yazarları da yetiştiriyor…herzamanki gibi çok güzel teşekkürler
Sevgili Zakir hoca , yüreğime tuz bastın beni alıp yıllar ötesine götürdün.Yıl 1982 köyde keçi davarını Devlet yasaklamış.Bende izine gittim.Köylünün ağzını bıçak açmıyor.Kime sorsan keçilerden bahsediyor.Hele bayanlar anlatırken göz yaşları sel oluyor.Eh benim yüreğim taş değilya bende onlara ortak oluyorum.Ve Keçiler şiirini yazıyorum.
Sizinle olurdu ağılın başı
Hüzünlü bakıyor bişerin taşı
Gözelerin dinmez oldu göz yaşı
Anayurdu terk edeli Keçiler.
Çatalçamda ağılınız boş kaldı
Çadır uçtu yerde kara taş kaldı
Palas öldü bir uyuzlu oşt kaldı
Orcukdere ıssızlandı Keçiler.
Karabellik bu davarın başıdır
Kızılgerin sütü yoksul aşıdır
Yazdıklarım gözlerimin yaşıdır
Birde benim için melen Keçiler
Kömürcüoğlu yazdıkların boşuna
Davar çıkmış çemenniyar başına
Yavrusu ac ne katacak aşına
Çelmeklerin dibi düştü Keçiler.
Biliyosunuz şiir uzun ben birkaç kıtaile sizin herfenenize katılayım dedim.
Yüreğinize sağlık, Aslında her insanımızın içinde bir sevgi volkanı vardır.Ama dışa vurmasını istemiyorlar.Halbuki hepimizim kaderi neşesi üzüntüsü arzusu sevgisi ekmeğini yediğimiz suyunu içtiğimiz,bizim dediğimiz üzerinde gezerken huzur bulduğumuztaşına sırtımızı dayayıp korkusuzca yattığımız açan çiçekleri yüzümüze baktığınde bizi sevgiyle selamlayan
Canıgönülden hoş geldin diyen o topraklarda bir hatırası vardır.Onlarında bu siteden bu haslatlerini paylaşmasını istiyoruz. Selam ve sevgiler Ömrüne bereket canına sağlık Zakir Hoca.
aynı zamanın tanığı gibi olmuş.
zakir hocam Son Şaşurt ancak bu kadar güzel anlatılır sabah sabah duygulandırdın ağzına sağlık.