Çocukluğumuzun vazgeçilmez anılarından MIRMINCİKten bahsetmek istiyorum. Yaz aylarını çoğunlukta köyde geçirmeme rağmen uzun yıllardır bu çocukluk hatırasıyla kapımız çalınmadı. Şimdilerde unutulmuş gibi görünen bu geleneğin, başka yörelerde başka şekillerde devam etmesi bize, çok eskilerden, belki Orta Asya?dan, kalan bir miras olduğunu gösterir. Aslında çocukların yağmur duasıdır bu.
Eğer uzun zamandır yağmur yağmadıysa, kuraklık baş gösterdiyse, büyükler yağmur duasına çıkar küçükler de mırmıncik alıp kapı kapı dolaşırlar.
Önce temiz bir safağel(safağil) bulurduk. Ahır safağili değil tabii ki, kapı-baca safağili. Safağilin üst tarafına bir değnek geçirirdik ya da bağlardık; kol gibi olacak şekilde. Sonrada bulabildiğimiz eski-püski elbiselerden giyindirip kadın yada adam şekline sokardık.
Bir kişi bir kolundan bir kişi de diğer kolundan tutar sonra kapı kapı gezdirirdik. Sekiz on kişilik bir grupla(postayla) gezerdik. Diğer arkadaşların ellerinde çepik , sahan gibi kablar var. Bir kapıya gittiğimizde önden birisi kapıyı çalar, ev sahibi çıktığında hep bir ağızdan:
mır mır mır ister
kaşık kaşık yağ ister
sari inegin yağından
gara tavuğun yumurtasından
iki daşın arasından
suliiii yağmur?
diyerek yağmur istemeye başlardık. Aslında sadece yağmur değil bizim istediğimiz. Sarı ineğin yağından, kara tavuğun yumurtasından da isterdik. Önce tepemizden bir kova su gelirdi, sonra da evde ne varsa yağ, yumurta, ekmek v.b verirlerdi. Hemen hemen köyün hepsini gezerdik. Bazen bir sokakta Hamza emi de bize katılırdı.
Çepiğimiz kara tavuğun yumurtalarıyla dolar, sahanımız sarı ineğin yağıyla, heybemiz de ekmek dolardı. Topladığımız nevaleyi birimizin annesi hemen gayganaya çevirirdi. İkindiye kadar köyü dolaşıp acıkmışız. Onu bir güzel yerdik.
Yağmurun yağması mı? Onu Allah bilir. Biz istedik…
Zakir ALKAN
aslında türidi başlı başına başka bir konu.
iyi ki, hatırlattın.
Sonrada bulabildiğimiz eski-püski elbiseler aslında bizim neneler bu giyime TÜRİDİ derlerdi TÜRİDİ gibi giyinmişin