Birinci Hikaye
“Kırmızı Gül Demet Demet” adlı Erzurum türküsünün iki farklı gerçek hikâyesi rivayet edilir.
Birinci hikâye aşağıda sunduğumuz savaş yıllarına dayanan bir hasret hikâyesidir. Daha sonra sunacağımız ikinci ve belki de gerçeğe daha yakın hikâye ise bir fakirlik ve hasretlik hikâyesidir. Bu hikâyelerin her ikisi de oldukça acıklıdır.
Birinci hikâye şöyledir:
Erzurumlu bir ana, Kırım Savaşı?nda asker olan oğlunun yolunu her gün gözlemektedir. İntizar o kadar büyüktür ki, her gün tren garına giderek oğlunun gelen askerler arasında olup olmadığına bakmaktadır. Yine bir gün tren garında oğlunu bekler, vagonlar boşalır, ama gelenler arasında oğlu yoktur. Melül ve mahzun bir şekilde umutsuzca eve döner. Eve girer, oğlunun eşinin yani gelininin odasından erkek sesi gelmektedir. Silahı kapar, kapıdan hışımla dalar dalmaz yatağa ateş eder. Kanlar içindeki yorganı kaldırınca iki ölü beden durmaktadır. Kırım?da Rus gâvurunun şehit edemediği oğlu ve gelini kanlar içindedir. Meğer oğlu, annesi görmeden trenden inmiş ve eve gelmiştir. Ayrılık, sevda, kader ve acı… Ana yıkılır, yüreği alev alır, bütün bunlara türküden başka ne ile dayanabilir ki? Erzurumlu talihsiz ana işte orada ?Kırmızı Gül Demet Demet? ağıtını yakar.
Kaynak: Muzaffer Özdemir, Essah Hikayeleri ile Türkülerimiz,
Tercih Sanat Kitaplık, İstanbul, ty., s.93
Kırmızı gül demet demet
Sevda değil bir alamet
(Balam nenni, yavrum nenni)
Gitti gelmez ol muhannet
Şol Revan?da balam kaldı.
(Yavrum kaldı, balam nenni).Kırmızı gül her dem olmaz
Yaralara merhem olmaz
(Balam nenni, yavrum nenni)
Ol tabipten merhem gelmez
Şol Revan?da balam kaldı.
(Yavrum kaldı, balam nenni).

Bir yorum yazın