Wastsab iletişim aracımız olduğu için bize ait haberleri oradan alıyoruz. Yığınla mesaj görünce insanın bir anda içi ürperiyor “acaba kim öldü.” diye.
Dün yığınla mesajı görünce “Eyvah birini yolcu ettik yine” diye içimden geçirirken mesajları açana kadar kimdir diye düşündüm. Yaklaşık bir hafta, on gündür beyin kanamasından yoğun bakımda yatan Mevlüt Hocamızı düşünmedim. Nedense o beklenenler arasında değildi. Arayıp soruyordum ‘bilinci yerinde ama yoğun bakımdan daha çıkarılmadı.’ deniyordu. İyileşeceği umudu bende hep diri kaldı. Ama olmadı. Veren ve alan ALLAH. ‘Hoştur bize O’ndan gelen.’
Mevlüt Hoca’nın vefat haberini alınca, gün boyunca hafızam onunla yenilendi. Geldiğimiz bu yaşa kadar Mevlüt Hoca hayatımızın bir yerlerinde hep vardı.
Çocuktum köprünün başında (köyün girişi) subay elbiseleri giyinmiş birisi var, ya yeni gelmiş ya da gidiyor. Biz de etrafında toplanmışız onu seyrediyoruz. Köyümüzden çıkmış, okumuş, öğretmen olmuş, şimdi de askerlik yapan Mevlüt Hoca bu.
İlkokul bitiyor, kuran kursu başlıyor. Köy yerinde Ku’ran öğrencileri, Ku’ran hocalarının çocukları gibidir. Her daim hoca çocukları gibi hafızlık öğrencilerini de gözetir… Bizim hafız olmamız için canla başla çalışıyordu. Hem kendi köy işlerini yapıyor hem de hafız yetiştiriyordu. Bu işi devletten bir kuruş para almadan yapıyordu. Allah rızası için yapıyordu. Bizim için bu fedakarlığı yapan Mevlüt Hocamın babası rahmetli Hafız İbrahim Hoca’ydı.
Sonra imam hatipli yıllar. Mevlüt Hocayla yolumuz kesişmiyor örtüşüyordu. Okulda “korkusuzca” gerçek tarihi anlatan hocamız oluyor, Birlik Vakfında elimizden tutan abimiz oluyordu.
Doksanlı yılların başında Rahmetli Kenan Hatunoğlu ile ikili olmuşlardı. Ne mübarek ikiliydiler! Gündüz okulda çalışıyorlar, gece sabahlara kadar, imkansızlıklar içinde dergi hazırlıyorlar. OLTUDAN SELAM. Vakfın ikinci katının ışıkları sönmezdi gece yarılarına kadar. Köy köy gezip dergiye malzeme topluyorlardı. Allah rızasından başka hiçbir beklentileri olmadan bunu yapıyorlardı. Bir sayı, iki sayı, on sayı değil her ay bir sayı çıkarıyorlardı ve bunu dört beş yıl çıkarmaya devam ettiler. 28 Şubat süreci araya girmeseydi belki yine devam ettirirlerdi.
Sonra okulda gazete çıkardılar. HAKİKAT GAZETESİ. Bu da başka bir maceraydı. Bu ikili yorulmak bilmiyordu. (Allah her ikisine de rahmet etsin.)
Bugün hatırı sayılır birçok arkadaş, ilk yazılarını bu ikilinin çıkarmış olduğu Oltu’dan Selam dergisi ve Hakikat Gazetesinde yayınlamışlardır.
Bir de Radyo Selam da görüyoruz bu ikiliyi. Kuruluşunda programlarında her şeyinde varlar. Ve bu radyoda çok iyi sunucular ve hatipler yetişti.
( Bu ikili, gayretleriyle, ilme -irfana olan fedakarlıklarıyla bana hep Mehmet Akifi’i hatırlatıyorlardı. Belki de Mehmet Akif’i onlardan öğrenmiştim. Bu gün de Mehmet Akifi’n ölüm yıl dönümü. Bir tevafuk belki. Ama çağlarının, ortamlarının, mekanlarının yüz akı olan insanlar tevafukta bululuşurlarmış.)
Mevlüt Hoca, sonra Birlik Vakfının mütevelli başkanı oldu. 28 şubatın ağır günlerinde Mustafa Ağırman Hoca’nın yanında yükü omuzladı. Darbe, bütün zulmüyle vakıflara çökerken Mevlüt Hoca görevden kaçmadı ve vakfın kapanmaması için mücadelede var oldu.
İmam hatipler kat sayı kelepçesiyle kapatılırken, Oltu AİHL kapanmasın diye köy köy gezdi öğrenci topladı. İdarecilik yaptı, topladığı öğrencilere babalık yaptı.
Mustafa Aslan hocadan sonra yurtlardaki sorumluluğu daha fazla üstlenmişti. İhl öğrencileri okusunlar diye geceli gündüzlü takipteydi. Ne kadar özveriyle sahiplenmişti!
Sonra Bursalı yıllar. Kestel İhl de öğrencileriyle resimlerini paylaşırdı. Çocuklarıyla, torunlarıyla çekilmiş resim gibi mutluydu onlarla. Öğrenciye doymuyordu. Öğrencisiz bir hayatı belki de kendisine yakıştıramadığı için yaş haddine kadar emekli olmadı.
Bugün eminim ki, binlerce öğrencisi kendisine Fatiha okuyor.
Sonra emekli oldu. Yine ilim, irfandan ayrılmadı. Kitaplarıyla haşır neşir oldu.
Bizim gibi eski öğrencileriyle muhabbet etmeyi çok severdi.
Bir de yaz aylarında çayır çimende gezmeyi çok severde. Gördüğü güzellikleri paylaşırdı.
…
Saygıdeğer Mevlüt hocam,
Öğrencilerin ve kardeşlerin olarak seni hep özleyeceğiz.
Sen bize çok şey öğrettin. Bize örnek oldun. Çalışkanlığınla, sükunetinle, dürüstlüğünle, güler yüzünle iyi bir abi oldun bize.
Biz seni gördüğümüzde mutlu oluyorduk. Bizim hayatımıza pozitif bir enerji katıyordun.
Bir de hocam biz senin yanında, bu yaşımıza rağmen, halen öğrenciydik, onbeş yaşındaydık. Ama şimdi sen gidince yaşlandık, ihtiyarladık. Bu ağır yük bize kaldı.
Hocam,
Belki ikindi ya da yatsı namazı sonrası çeşmenin yanına yukarı yavaş yavaş gelişini seyredemeyeceğiz ama bu resim hatıramızdan silinmeyecek.
Belki Cellemigilin kapıda etrafına topladığın öğrencilerle yaptığın muhabbeti duyamayacağız ama kulaklarımızdan sesin gitmeyecek.
Her şeyden öte beyaz sakalın içindeki o insana huzur veren tebessümünü hiç unutmayacağız.
Rahmetle….
27.12.2023
Evet Mevlüt Akçay sevgili hocam abim, Nasıl tanıştığımızı hatırlamıyorum, Kenan Hatunoğlu gibi, bir anda aynı potaya düşmüş yakınlaşmış kaynaşmış yol arkadaşı olmuştuk Oltuda…..
İslam’ın mekke dönemi gibi ilkleri yaşıyorduk, yükümüz ağırdı, derdimiz büyüktü, işimiz çoktu ama Allah yolunda yorulmak yoktu…….
Bugün geriye bakınca onlarca insanın yapamayacağı şeyleri biz üç beş kişi Allah’ın yardımıyla ne de güzel yapıyorduk hiç çatışmadan, hiç uşenmeden, hiç bıkmadan…..
Oltu Birlik vakfında çalışıyor olmak bizi ebediyen kurtaracak fiillere fırsatlara ulaştırdı.
Ve yüzlerce gencin abisi olduk idolü olduk rol modeli olduk Elhamdülillah.
Geçen sene bir cenazede buluştuk Adaşin Mevlüt Kaya ile, sen oruçluyken bize çay vede güleryüz ikramin oldu.
Ama sana doymak imkansız öyle yarım kalan bir tatlılık la ayrıldık….
Sonra Hasta haberini aldım, Bursa’ya geldim, yanına gelmeyi iglun uygun görmedi ve akşamında vuslat haberin geldi…..
Allah’ım Rahmetiyle muamele eylesin.
Biz Razıyız Allah’ım razı olsun.
Hatıralar çoktur en son geçen yaz Aslan abiyle seni alıp Tutmaç köyüne gittik, Halit Akçay abiyi görmeye….
Nerden bilirsin ki son günler son görüşmeler….
Zakir hocam sağol canım kardeşim İyi ki varsınız, vefa duygusu ölmemiş, gözlerimiz açık gitmeyecegiz bu dünyadan…
Allah’ım kalan dostlara sağlık ve afiyetler versin.
Kalan ömrümüzü bereketlendirsin…selam ve dua ile
Sevgili Zakir, bir aydan beridir bu yazıyı her gece okuyorum. Eski günlere gidiyorum ve tekrar geri geliyorum. Her okuduğumda içimden bir ses bana şöyle diyor: “Bu güzel yazı için bir yorum yaz, yazmazsan Zakir darılır ve ‘hocam acaba yazımı neden okumadı?’ diyebilir.” Tam yorum yazacağım zaman içimden yükselen başka bir ses de şöyle diyor: “Bu akşam yazma ki, yarın akşam yazıyı bir daha okuyasın.” Şimdiye kadar ikinci sesin etkisinde kaldım ve bir yorum yazmadım. Bu akşam yazıyı okuduktan sonra yorum yazmaya karar verdim ve kanaatimi şu şekilde yazdım.
Zakir, böyle bir yazıyı ancak sen yazabilirdin ve yazdın. Oltu’daki çalışmalarda bana yardımcı olan iki dostumu bu güzel ifadelerinle yâd ettiğin için sana çok teşekkür ediyorum. Sağ ol, var ol evlâdım.
Allah rahmet eylesin Mekanı cennet olsun hakkımız helal olsun