- Bugün hiçbir iş yapmadım. Sabahtan kalktım ağırlık bastı…… alinin çayırlarındaki saplarıgetirdiler. Daha hiçbir yerde sap kalmadı.Allah hayırlı etsin. Başka havadis yoktur.
- Bugün dağda arpayı biçtiler Çevirmede. 2 araba. Hava açıldı, iyileşti.
- Bugün bir yük odun getirdim. Başka havadis yoktur.
Kategori | |
1961 | |
1962 | |
1969 | |
1973 |
Yusuf Hoca’nın Günlüklerini Yayınlarken Bir Kaç Not
Yayınlayacağımız günlükler, köyde uzun yıllar imamlık yapmış ve onlarca hafız yetiştirmiş dedemiz Yusuf Altaş (Topal Hoca)’a aittir. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.
Günlükler, 1961 yılından 1980 yılına kadar farklı tarihlerde günü gününe tutulmuşlardır. Bu bakımdan köyümüzün bu tarihlerde geçirmiş olduğu dinî, sosyal, siyasal ve ekonomik değişimi, günlüklerden adım adım takip etmek mümkündür.
Günlükler hava olayları, ziyaretler, insani durumlar, evlenmeler, ölümler, doğumlar hakkında bilgi veriyor. Ayrıca dini merasimler, rençberlik çiftçilik ve imar faaliyetleri, hastalanan, Oltu’ya giden, gelen, komşu köylerden giden gelen kısaca bir köy hayatı için anlamlı olan her şey günlüklerde yer almaktadır. Bir çok insan, dedesinin babasının ve geçmişlerinin hayatına ilişkin ufak tefek ayrıntıları ve bilgileri de günlüklerde bulabilecektir.
Günlükler köy imamı olarak Yusuf Hoca’nın izlenimleridir. Köyün o tarihlerde yazı ile ilgili işlerini yürüttüğü dikkate alındığında bu vesikaların verdiği bilgilerin tarafsızlığı da açıktır. Köyümüzün adı geçen yıllarının en iyi vesikaları ve hatta tek vesikaları olduğu dikkate alınırsa bu açıdan da paha biçilmez değerdedirler. Onlarca hafız yetiştirmiş bir imam olması hasebiyle çevre köylerle iletişimi de dikkate alındığında Yusuf Hoca’nın günlüklerinin sadece köyümüz için değil, çevre köyler için de kıymetli bilgiler taşıdığı görülecektir.
Günlükler özel hayatın mahrem sınırlarına girmedikleri müddetçe herhangi bir değerlendirme ve kısıtlamaya tabi tutulmaksızın yayınlanacaktır. Bu, inşallah, sadece ölenlere rahmet okumamıza ve yaşayanlara Allah selametlik versin dememize vesile olur.
Günlüklerin bir kısmı günümüzde kullanılan Latin harfleriyle yazılmış olsa da diğer bir kısmı Osmanlıca ve nadiren de Arapça’dır. Bazı özel hayata ilişkin durumları, Yusuf Hoca bilerek Arapça ve Osmanlıca yazmış, bu durumları eğer Latin harfleriyle yazmış ise o zaman da bilerek karışık yazmıştır. Bu nedenle bazı kelimeleri yanlış okumuş/yazmış olabiliriz. Düzeltmekten çekinmeyiniz.
Günlükler gün, ay, yıl şeklinde tarihiyle birlikte sırasıyla yayınlanacaktır.
Köylülerimizden istediğimiz günlüklerde geçen olaylarla ilgili hatıralarını ve bildiklerini anlatmaktan çekinmemeleridir. Böylece köy tarihimiz tamamıyla aydınlanır.
Bu belgeler, umarız ki Yusuf Altaş Hoca’nın ve tüm geçmişlerimizin ruhu için birer Fatiha okunmasına vesile olurlar.
ÖNEMLİ NOT: Elinizde yayılanmasını istediğiniz hatıra, mektup, fotoğraf vb. eski belgelerinizi bize iletebilirsiniz. Yayınlanmak üzere belgenin bir nüshasını alıp aslını size iade ederiz.
Eşref ALTAŞ – Yusuf Ziya ALTAŞ – Muhammed Said AĞIRMAN
Yusuf Hoca hakkında daha fazla bilgi almak için tıklayınız.
Rahmetlik Yusuf hocanın günlüklerini bu şekilde mükemmel olarak inceleyip derleyip okuyup arşivleyerek gelecek nesillere ulaştıran Eşref Altaş ,Yusuf Ziya Altaş ve Muhammet Sait Ağırman a çok teşekkür ederim. Rabbim sizlerin yardımcısı olsun. Büyük ve zor bir işi başarmışsınız. Helede ekrandaki günlüklerin sunumu harika olmuş . Teşekkürler.
28.11.1961 tarihli günlük üstüne.
Zakir hoca bu günlükteki notu okuyarak İnönü bizim köye geldi mi diye sordu. Behice Boran köyümüze gelmiş, onu biliyoruz. Dedemin notu üzerinde 964-6-24 gibi bir başka tarih var. İşin hakikati şu: İnönü 24.06.1964 tarihinde Amerikada Yunanlılarla Kıbrıs üzerine beşinci tur müzakereleri yaptıklarını söylemiş. O tarihli Milliyet gazetesinin arşivinde bunu okumak mümkün. Buna göre günlüğün doğrusu zannediyorum şöyle: 964-6-24 Bugün İsmet Paşa: Beşinci turda müzakere yapıyoruz.
Rahmetli hocamızdan Allah razı olsun. Günlükleri okumaya başlayınca, bırakamıyor insan. Mükemmel bir eser köyümüzün geçmişini, kültürünü, maddi ve manevi varlıkları zenginlikleri bugün ki köylülerimize güzel bir şekilde anlatılmış. O günlerde yaşamamış olsak bile insan zihninde o günleri canlandırıp, seyrine dalıyor. Kıymetli atamıza Allah gani gani rahmet eylesin inşallah.
[03.08.1962 için düzeltme] Dokunur hatıra kendisin bilmez.
Asilzâdelerden hiç kemlik gelmez.
Sen eylik et de o zâyi olmaz
Darılıp da başa kakıcı olma.
karacaoğlan
bende inci köylüyüm bu site çooooooooooooooooooooooooooooooookkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk güzelllllllllllllllllllllll
yusuf hocanın 23.06.1962 günlüğündeki şiirle Hatayda düşürülen uçak arasında bir tevafuk var mı?
Kıymetli Eşref Hoca, açıklaman için teşekkür ediyorum. Selam ve sevgilerimle başarıların devamını diliyorum. Bu arada Yalova Ün.ne geçtiğini duydum,doğruysa Allah hayırlı etsin
muhterem m akçay hocam
kanaatimce 21.05.61 deki “Bugün bücek ilacı yedim. Bucekler düşti, biraz zehmet çektim. Allah sonumi hayırlı etsin.” ifadelerindeki “yedim” doğrudur.
Malum, eskiden bağırsak parazitlerine böcek derlerdi.
Hoca dedem kanaatimce onu kasdediyor. İfadelerin devamı da bu yönde olduğundan ve metinde de p olmadığından “yedim” yazıldı. Selamlar hürmetler
20.05.1961 tarihli günlükte “…böcek ilacı yedim..” yanlış yazılmış. Kanaatimce doğrusu ” böcek ilacı yapdım ” olmalı. Rahmetli Hoca yazarken p harfi sehven yazılmamış olabilir.
muhterem nazmi hoca,
göndereceğiniz fotoğrafları hararetle bekliyoruz. dedemin ve köyümüzün bir dönemine ışık tutmuş olursunuz. Şimdiden teşekkür ediyoruz. ben hocanın torunuyum. fotografları esrefaltas@hotmail.com ya da sitemizin iletişim adresine göönderirseniz memnun olurum. Selamlar, hürmetler.
zakir abi kendi beyitleri değil radyodan duyduğu alıntılar.
Rahmetli Yusuf Hocayı tanıyor ve onunla çoğu zaman sobet ediyorduk.Bu değerli insanın günlüklerini okuyorum.bende resimlerimiz var.En kısa zamanda göndereceğim.
Merhum hocanın günlüklerinde bazen divan edebiyatından beyitler geçiyor. Acaba kendi beyitleri midir. Alıntı mı yapıyor yoksa.
Kendi beyitleri ise derlemek, bir araya getirmek gerekir.
yusuf hoca günlükleri çok güzel selamlar
Güneş tutulması,
Orta okulu Yusufelinde okuyordum,tatilde köye geldim.Dönüş tarihim 15 Şubat 1961 günü dönüyordum Yusufeline. Yolda güneş tutuldu.
köyden aşbişene kadar yaya yürüdüm şöşeden arabaya binerim düşündüm. gün boyu tek başıma
yürüdüm hiç bir vasıta gelip geçmedi, Tam ispir-oltu çaylarının kavuşumunda bir kamyon geldi oda artvine gidiyordu ve ben yusufeline kadar yaya yürüdüm akşam namazına vardım gideceğim yere. Aşbişenden su kavaşumu arasında güneş tutulması oldu hiç unutmam çünkü ıssız bir yer yerleşim yok,gelip geçen yok.hep dua ederek yürümüştüm.bugün Köyden dağa yürüyemeyenlere ithaf olunur.
selamlar,
Ben gozağorlu Yusuf
Bizim köy olmamasına rağmen sitenizi takip ediyor ve keyifle okuyorum.Emeği geçen herkese çok teşekkürler.Bu günlükler harika geçmişimize ışık tutuyor.O dönemde o bölgede yaşamış insan hayatlarından damlalar…
aramızda hocamızın yaptığı gibi 50 yıl sonrasını düşünüp günlük tutan varmı
Yıl 1980. Orta 1. sınıf yaz tatili için koydeyim. Su anki amcamın demirci dukkaninin olduğu harman bacasında, rahmetli hocadedemle yan yana dikiliyoruz. Aksam saatleri, mal geliyor. Cebinden bir küçük defter çıkardı.
Bana dönerek dedi ki: bak oglum, bu benim günlüğüm. Her gün tutuyorum.
Ben öldükten sonra acar okursunuz.
Ben de defteri alıp, söyle bir baktıktan sonra geri verdim.
Sanki icine doğmuş gibi veya öleceğini biliyormuş gibi. 10 gün sonra da rahmeti Rahmana kavuştu. Galiba kalp gözü açıktı. ALLAH gani gani rahmet etsin. Âmin…
esselamü aleyküm
bu kotiklilerle yapılan güreşin bir hatırası vardır ula uşaklar unuttunuz mu?
güreş daşdan emigilin harmanda yapıldı. kotikliler hep yenilince mızıkçılık çıkardılar. kotigin ileri gelen birisi elini elini kaldirıp
“KOTKLİLER HAYDİN ”
diye bağırdı. köyü oyle terkettiler. ondan sonra bizim köyde hep yeri gelince “kotikliler haydin” diye espiri yapılır oldu.
Hoca dedemin ilk olarak o dönemde köyün imamı olan Ahmet Çelebi hoca dan ders aldığını biliyorum. Daha sonra farklı yerlerede gittiği ama kimlerden ders aldığı tam olarak bilinmiyor.
Faik kolcinin oğlunun sünnet düğününde 02.04.1961 tarihinde yapılan güleşte bütün Kotikliler yıhılmişler, göbek olmuşlar. Zavallı Kotiklilerin 03.04.1961 günü küsgün gitmelerinin sebebi bu galiba. Muammerin anlattığı olay ise gerçekten komik ve enterasan.
Merhum Hocanın 26.01.1961 tarihli günlüğünde dikkati celbeden ve aslında bilmeyenler için komik olması gereken bir haber var”Adları İbrahim olanlar Oltuya gittiler” deniyor.
Merak edenler için araştırdım.Huvakta Molla lakaplı birinin evi veya ambarı yanar.Suçlu aranırken bir çocuk, evi yakanı İnçeye doğru kaçarken gördüğünü ve adının ibrahim olduğunu söyler.Böylece evi İnçelilerin yaktığı şayiası yayılır.İş jandarmaya havale edilir ve işte Hocanın günlüğüne aldığı haberde olduğu gibi köyde adı ibrahim olan ne kadar adam varsa hepsi Oltuya ifadeye çağrılır.Sorgularının ardından yangında İbrahimlerin bir dahli olmadığı anlaşılınca serbest bırakılırlar. Evi de kendi köylerinden birinin yaktığı ortaya çıkar.İşte benim öğrenebildiğim İbrahimlerin hikayesi bu şekilde. Tabi adı İbrahim olup da yaşı da müsait olanların bu hikayeyi etraflıca yazmaları en güzeli.
Özellikle imamlık yapan arkadaşlar HASAN AKTAŞın yorumunu mutlaka okusunlar. YUSUF HOCA olmanın sırları o yorumda. Hasanı ayrıca o yorumundan dolayı tebrik ediyorum
değerli dostlar bu günlükler bundan 50 yıl önce yazılmış ama bugünkü üniversite mezunlarıbile bu uslübü kullanamıyor hocam okadar nazik bir ifade kullanmışki gercekten hayran oldum ayrıca benim dikkatimi bişey cekti 18 02 1961 tarihindeki yapmış olduğu alış verişte 10 lira ödemiş bugünde o aldıkları 10 li ediyor.
ALLAH KENDİSİNE RAHMET EYLESİN
Günlükler gerçekten çok ilginç bilgiler içeriyor. Dikkatimi çeken birkaç noktayı belirtmek istiyorum:
1. Yusuf Hoca Allah Kuran için ve çevresindeki insanlar için verdiği emeği nura çevirsin gerçekten çok yönlü bir insan olarak göze çarpıyor. Bu yönü özellikle dikkatimi çekti. Büyük bir dikkat uyanıklığıyla çevresindeki her şeyi takip ediyor. Adeta bir köy imamının sınırlı ve kapanık dünyası değil de aydın bir insanın olayları objektif ve mütecessis bir gözle izleyen tavrını gösteriyor. Eğer şehir ortamlarındaki ilim çevrelerinde ilerleme imkanı olsaymış, herhalde çok daha parlak bir noktaya gelebilirmiş.
2. Hocanın köydeki olayların akışında da merkezi bir konumda olduğunu görüyoruz. Bunların bir kısmı cenazelerin defni ve duası, hastaların okunması, kuran faaliyetleri, cami çevresinde olup bitenler gibi köy imam veya hocasını ilgilendiren şeyler. Fakat hoca bunlarla kalmıyor köydeki hemen bütün olay ve meseleleri takip ediyor. Mesela Oltuya veya başka yerlere gidip gelenler, düğün, nişan, kız isteme-verme gibi olaylar, köye dışardan gelenler, bütün bunlar hocanın gündeminde yer alan çok değişik hadiseler.
3. Hocanın üslubu da zarif bir üslup sayılabilir. İnsanları isimlendirmesi, olayları ifade biçimi çok ölçülü ve seviyeli. Köyün dar ufukları içerisinde yaşayan bir insan, herhalde bundan daha geniş bir ufuk sahibi olamaz.
Bu çalışmaya emek veren arkadaşlara teşekkür ediyoruz. Bu günlükler acaba hangi yıllara kadar uzanıyor? Bunu merak ediyorum.
eskiden iklim sertti çok kar yağardı derler ya büyüklerimiz… ancak 50 sene öncesine baktığımızda malın yaylıma gittiğini söylüyor muhterem hocamız.. aslında dünya aynı dünya ama yalan dünya..giden her gün ömürden, sermayeden gidiyor
Bu çalışmalarınızdan dolayı tebrik ediyorum.Rahmetli hocamızın bir yönünü paylaşmak isteri: Köyden tahsil için dışarı gitmiş olan talebeler köye geldiğinde kendisine dağıtılması için verilmiş fitre, zekat gibi paralar var ise o öğrencilere kimse bilmeden verirdi.Bu bilgi duyum değil, bizzat şahitim. Allah Ona ve Onun yolunu devam ettiren tüm ölmüşlerimize rahmetiyle muamele eylesin. Bir de o muhtermlerle iftihar etmek bize yeter mi? Biz o yolda ne yapıyoruz, ne yapabiliriz sorusunu kendimize sorarak üzerinde düşünelim derim.
yusuf hocamızın bu derece yetişmesinde ve ona hocalık yapan onu eğiten kişi hakkında bilgisi olan varmı?
İNCİ KÖYÜNÜN YAKIN TARİHİ
GERÇEKTEN İLGİ ÇEKİCİ
Hocamıza Allah rahmet eylesin.Onca imkansızlığa rağmen çok güzel hatıralar bırakmış,doğrusu bizi utandırıyor.Emeği geçen fedakar dostların ellerine sağlık.
Bu günlüklerin tutulması çok güzel. Çok ilginç bilgileri de içeriyor.
Bu günlükleri bize bırakan hocamıza Allahtan gani gani rahmet dilerken, bu günlükleri sayfamıza hazırlayan arkadaşlara da teşkkür ediyorum. Ellerinize sağlık.
önce yusuf altaş hocamıza sonrada onun yetiştirdiği çok muhterem ibrahim akçay hocamıza ve tüm ölmüş ve geçmişlerimize cenabı haktan rahmet diliyorum.mekanları cennet-ül baki olsun