Yazar: iNCiKöYüM.com (Sayfa 2 / 9)

269 kayıt bulundu

Mehmet Coşkun Hakka Yürüdü

İstanbul’da oturan kardeşimiz Ahmet Coşkun’un oğlu Mehmet 21 yaşında bizlere veda etti. Uzun süredir ayağına musallat olan hastalıktan kurtulamadı. Rabbimiz Mehmet’i cennetine aldı. Bugün istanbulda defnedildi.

Mehmet yavrumuza ALLAH’tan gani gani rahmet dilerken annesine babasına ve tüm sevenlerine de başsağlığı diliyoruz.

Emin Coşkun Hakkın Rahmetine Yürüdü.

Bursa’da ikamet eden köylülerimizden EMİN COŞKUN hakkın rahmetine kavuşmuştur.

Kardeşi Kalfa Hasan Coşkun’a, oğulları Mustafa, Mevlüt, Osman ve Hüseyin Coşkun kardeşlere ve cümle eşine-dostuna ve tüm sevenlerine baş sağlığı diliyoruz. Allah sabr-ı cemil versin.

Merhum EMİN Amcamıza da Allahtan gani gani rahmet diliyoruz. Allah yattığı yerde utandırmasın.

2015 Dağ Günü (1)

id504-DSC01151 (600x450)
id504-DSC_5270 (600x397)
id504-DSC_5278 (600x397)
id504-DSC_5291 (600x397)
id504-DSC_5295 (600x397)
id504-DSC_5279 (600x397)
id504-DSC_5274 (600x397)
id504-DSC_5284 (600x397)
id504-DSC01147 (600x450)
id504-DSC_5394 (600x397)
id504-DSC_5381 (600x397)
id504-DSC01161 (600x450)
id504-DSC01142 (600x450)
id504-DSC_5282 (600x397)
id504-DSC_5281 (600x397)
id504-DSC_5275 (600x397)
id504-DSC_5409 (600x397)
id504-DSC_5264 (600x397)
id504-DSC_5419 (600x397)
id504-DSC_5286 (600x397)
id504-DSC01186 (600x450)
id504-DSC01165 (600x450)
id504-DSC01166 (600x450)
id504-DSC_5117 (600x397)
id504-DSC_5123 (600x397)
id504-DSC_5148 (600x397)
id504-DSC_5146 (600x397)
id504-DSC_5125 (600x397)
id504-DSC_5115 (600x397)
id504-DSC_5147 (600x397)
id504-DSC_5150 (600x397)
id504-DSC_5122 (600x397)
id504-DSC_5118 (600x397)
id504-DSC_5107 (600x397)
id504-DSC_5116 (600x397)
id504-DSC_5144 (600x397)
id504-DSC_5142 (600x397)
id504-DSC_5158 (600x397)
id504-DSC_5159 (600x397)
id504-DSC_5162 (600x397)
id504-DSC_5161 (600x397)
id504-DSC_5160 (600x397)
id504-DSC_5165 (600x397)
id504-DSC_5166 (600x397)
id504-DSC_5168 (600x397)
id504-DSC_5181 (600x397)
id504-DSC_5184 (600x397)
id504-DSC_5172 (600x397)
id504-DSC_5171 (600x397)
id504-DSC_5191 (600x397)
id504-DSC_5185 (600x397)
id504-DSC_5173 (600x397)
id504-DSC_5186 (600x397)
id504-DSC_5182 (600x397)
id504-DSC_5187 (600x397)
id504-DSC_5169 (600x397)
id504-DSC_5188 (600x397)
id504-DSC_5179 (600x397)
id504-DSC_5190 (600x397)
id504-DSC_5189 (600x397)
id504-DSC_5194 (600x397)
id504-DSC_5203 (600x397)
id504-DSC_5195 (600x397)
id504-DSC_5217 (600x397)
id504-DSC_5198 (600x397)
id504-DSC_5211 (600x397)
id504-DSC_5213 (600x397)
id504-DSC_5205 (600x397)
id504-DSC_5215 (600x397)
id504-DSC_5208 (600x397)
id504-DSC_5214 (600x397)
id504-DSC_5222 (600x397)
id504-DSC_5220 (600x397)
id504-DSC_5200 (600x397)
id504-DSC_5230 (600x397)
id504-DSC_5223 (600x397)
id504-DSC_5210 (600x397)
id504-DSC_5218 (600x397)
id504-DSC_5233 (600x397)
id504-DSC_5231 (600x397)
id504-DSC_5250 (600x397)
id504-DSC_5234 (600x397)
id504-DSC_5248 (600x397)
id504-DSC_5259 (600x397)
id504-DSC_5247 (600x397)
id504-DSC_5235 (600x397)
id504-DSC_5263 (600x397)
id504-DSC_5261 (600x397)
id504-DSC_5258 (600x397)
id504-DSC_5260 (600x397)
id504-DSC_5262 (600x397)
id504-DSC01151 (600x450) id504-DSC_5270 (600x397) id504-DSC_5278 (600x397) id504-DSC_5291 (600x397) id504-DSC_5295 (600x397) id504-DSC_5279 (600x397) id504-DSC_5274 (600x397) id504-DSC_5284 (600x397) id504-DSC01147 (600x450) id504-DSC_5394 (600x397) id504-DSC_5381 (600x397) id504-DSC01161 (600x450) id504-DSC01142 (600x450) id504-DSC_5282 (600x397) id504-DSC_5281 (600x397) id504-DSC_5275 (600x397) id504-DSC_5409 (600x397) id504-DSC_5264 (600x397) id504-DSC_5419 (600x397) id504-DSC_5286 (600x397) id504-DSC01186 (600x450) id504-DSC01165 (600x450) id504-DSC01166 (600x450) id504-DSC_5117 (600x397) id504-DSC_5123 (600x397) id504-DSC_5148 (600x397) id504-DSC_5146 (600x397) id504-DSC_5125 (600x397) id504-DSC_5115 (600x397) id504-DSC_5147 (600x397) id504-DSC_5150 (600x397) id504-DSC_5122 (600x397) id504-DSC_5118 (600x397) id504-DSC_5107 (600x397) id504-DSC_5116 (600x397) id504-DSC_5144 (600x397) id504-DSC_5142 (600x397) id504-DSC_5158 (600x397) id504-DSC_5159 (600x397) id504-DSC_5162 (600x397) id504-DSC_5161 (600x397) id504-DSC_5160 (600x397) id504-DSC_5165 (600x397) id504-DSC_5166 (600x397) id504-DSC_5168 (600x397) id504-DSC_5181 (600x397) id504-DSC_5184 (600x397) id504-DSC_5172 (600x397) id504-DSC_5171 (600x397) id504-DSC_5191 (600x397) id504-DSC_5185 (600x397) id504-DSC_5173 (600x397) id504-DSC_5186 (600x397) id504-DSC_5182 (600x397) id504-DSC_5187 (600x397) id504-DSC_5169 (600x397) id504-DSC_5188 (600x397) id504-DSC_5179 (600x397) id504-DSC_5190 (600x397) id504-DSC_5189 (600x397) id504-DSC_5194 (600x397) id504-DSC_5203 (600x397) id504-DSC_5195 (600x397) id504-DSC_5217 (600x397) id504-DSC_5198 (600x397) id504-DSC_5211 (600x397) id504-DSC_5213 (600x397) id504-DSC_5205 (600x397) id504-DSC_5215 (600x397) id504-DSC_5208 (600x397) id504-DSC_5214 (600x397) id504-DSC_5222 (600x397) id504-DSC_5220 (600x397) id504-DSC_5200 (600x397) id504-DSC_5230 (600x397) id504-DSC_5223 (600x397) id504-DSC_5210 (600x397) id504-DSC_5218 (600x397) id504-DSC_5233 (600x397) id504-DSC_5231 (600x397) id504-DSC_5250 (600x397) id504-DSC_5234 (600x397) id504-DSC_5248 (600x397) id504-DSC_5259 (600x397) id504-DSC_5247 (600x397) id504-DSC_5235 (600x397) id504-DSC_5263 (600x397) id504-DSC_5261 (600x397) id504-DSC_5258 (600x397) id504-DSC_5260 (600x397) id504-DSC_5262 (600x397)

Fedime Sevinç Hakka Yürüdü

Köyümüzün Oltu’da ikamet eden sakinlerinden Şaban Sevinç amcamızın eşi, Fatma Sevinç dün (05.06.2015) Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.

Uzun zamandır kanser illetiyle mücadele eden Fedime abamıza Allah’tan rahmet, başta Şaban amca olmak üzere tüm aile efradına ve yakınlarına ise başsağlığı diliyoruz. Rabbim mekanını cennet eylesin.

Ali Çelik Amcamız Hakka Yürüdü

Köyümüzün Gürsu’da ikamet eden sakinlerinden Ali Çelik bu sabah (26.04.2015) Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Ali amcamız uzun süredir KOAH hastalığından dolayı tedavi görüyordu.

Kendisine Allah’tan rahmet, başta çocukları Kadir, Bilal ve Ömer olmak üzere tüm aile efradı ve yakınlarına da başsağlığı diliyoruz. Rabbim mekanını cennet eylesin.

Not: Cenaze namazı, yarın (27.04.2015) ikindi namazını müteakip Gürsu Zafer Camii’nden kaldırılacaktır.

3. İnci Köyü Futbol Turnuvasında Kupa Akdağ Sporun

Köyümüz gençlerinin Oltuda düzenlediği 3. Geleneksel Futbol Turnuvasının şampiyonu Akdağ Spor oldu.

Organizatörlüğünü Selim Sevinçin yaptığı turnuvaya 6 takım katıldı. Finale Akdağ spor ile Gölyer spor kaldı. Final maçında Akdağ Spor Gölyer Sporu 3-2 mağlup ederek 3. Geleneksel İnci Köyü Bahar Futbol Turnuvasının şampiyonu oldu.Köy muhtarımız İsmail Altaş, “Köyümüzdeki genç sayısı hayli fazla. Birlik ve beraberlik adına bu turnuvayı düzenliyoruz. Gençlerimizi internet cafe köşelerinden ve kötü alışkanlıklardan uzak tutmak istiyoruz.” dedi.

Devamını oku

Kömürcüoğlu’ndan Elveda

Kömürcüoğlu Kadir Altaş yakın zamanda iş hayatını noktaladı ve emekliye ayrıldı. Allah’tan kendisine uzun, sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyoruz.

İstanbul’da hastalarımız hep Vakıf Guraba’da yattı. Kömürcüoğlu çünkü gariplerin yanındaydı. Hizmet etti, yüksünmedi, şimdi biz de ona hizmetleri için teşekkür ediyor ve duamızı tekrarlıyoruz: Allah ona uzun, sağlıklı ve huzurlu bir ömür versin.

Kömürcüoğlu’nun hizmeti çoktur, hasletleri fazladır. Ancak onun en önemli özellikleri elbette şairliği, insanına düşkünlüğü, vatanını sevmesi. Tabi fotoğrafçılığını, tarihçiliğini de unutmamak lazım. Ayrıca hatıra hazinesi gibidir. Bu vesileyle emekliliğinin köyümüz hakkında hazırladığı kitabı hızlandıracağını umut ediyoruz, kitabı da merakla bekliyoruz.

Kömürcüoğlu’nun her önemli olayı dile getiren bir şiir kaleme alması adetidir. Mesela Keçiler köyümüzde yasaklandığında Keçiler şiirini yazması büyük ses getirmişti. Akdağa şiir yazdı; köyümüzün özel insanlarının güzelliğini anlatan şiirler yazdı; hocaları, hafızları, postaları, garipleri anlatan şiirler yazdı. Dağ günlerine şiirler yazdı. [Bu şiirlerin bir kısmı “Gülü de Ağlatmışlar” adıyla bir kitap olarak da yayınlandı.] Sitemiz üzerinden atışmalar yaptı. Köyümüzün ozanı, atan kalbi, söyleyen dili oldu. Aşklar, acılar, gurbetler, ayrılıklar, sevinçler, umutlar hep onun kaleminden damıttığı şekliyle kalbimize damla damla aktı. Şimdi ise kendi emekliliğine, kemaline, elvedasına bir şiir yazdı. Buyrun hissiyatını kendi dilinden okuyalım:

ELVEDA

Kırk yıldır her gün koştuğum işim
Yaş kemale erdi sana ELVEDA
Ağardı saçlarım döküldü dişim
Gençlik hayallerim hazzım ELVEDA

Nice yazı yazdım dosyalar dizdim
Kanunu nizamı ruhuma yazdım
Namertler yüzünden canımdan bezdim
Meydan sizin olsun kalın ELVEDA

Her gün hastalarla hemhal oldum
Gün oldu boş kaldım gün oldu doldum
Gahi sitem yedim gah dua aldım
Yardımım bekleyen dostlar ELVEDA

İki dostum vardı kalem ve kâğıt
Gün oldu dertlere yazdık bir ağıt
Dosyaları topla evraklar dağıt
El derdiyle saçım yoldum ELVEDA

İşte gün yüzüne asla bakmadım
Abdestsiz duasız evden çıkmadım
Yağımla kavruldum ele bakmadım
Menfaat için koşan naslar ELVEDA

Haramdan sakındım elim sürmedim
Devletin malını ele vermedim
Bir toplu iğneyi vurup kırmadım
Vatana verdiğim hizmet ELVEDA

Aş verdi iş verdi hem barındırdı
Ben hasta olunca beni kayırdı
Sakladı kokladı elden ayırdı
Devlet memurluğum unvan ELVEDA

Sırt sırta verip rızık kazandık
Kâğıtlar üstüne işleri yazdık
Gahi sitem ettik gâhi de kızdık
Mesai dostlarım size ELVEDA

Amirlik eyleyip gönül kırmadım
İstenmeyen yere asla varmadım
Halden bilmeyenle ahbap olmadım
Amirlik memurluk bitti ELVEDA

Ne kahırlar çektim elin dilinden
Uykusuz geceler geçti ömrümden
Münafık dostlardan namert elinden
Sahte arkadaşlar size ELVEDA

İşimi sevdim neşeyle koştum
Evimi sevdim yuvama taştım
Yalandan riyadan hep uzak kaçtım
Kıymet bilmeyenler kalın ELVEDA

Bana kucak açan sandalyem masam
Sizler bilirsiniz derdim ve tasam
Sarıldık koklaştık ben nasıl küsem
Hakkınızı helal edin ELVEDA

Her sabah çayımı bana getiren
Kirimi pasımı silip süpüren
Bunca angaryamı alıp götüren
Çorbamı dolduran canlar ELVEDA

Erzurum, Gureba, Güngören, Lepra
Yola revan ol da eşyanı topla
Doğruluk çizginden yâdlara sapma
Her rüzgârla esen sazlar ELVEDA

Kapım açıktı ve sofram açıktı
Yıllarca insanlar sel oldu aktı
Nicesi derdinden şifayla kalktı
Hatır gönül soran dostlar ELVEDA

İnsana hizmeti şiar edindim
Çalıştım çırpındım dostlar edindim
Kini nefreti kalbimden sildim
Her gün kapım çalan yaren ELVEDA

Haram bir lokmayı eve sokmadım
Elin mal mülküne kem göz bakmadım
Bağrıma taş bastım gönül yıkmadım
Her dem kahrım çeken canan ELVEDA

Her türlü nazımı kahrımı çeken
İşten ayrılınca gözyaşı döken
Kadere rızayla boynunu büken
Gönül sultanlarım kalın ELVEDA

Kömürcüoğlu bu yazım kaderim
Hizmet bu kadarmış çeker giderim
Yarana ahbaba selam ederim
Görev sona erdi bana ELVEDA

Kömürcüoğlu Kadir ALTAŞ 02.01.2015

Hakkı Aslan Vefat Etti

Köylülerimiden OLTUda ikamet eden ve uzun yıllardır kunuduracı (ayakkabıcı) olarak tanınan değerli büyüğümüz Hakkı ASLAN Hakkın rahmetine kavuşmuştur.

Merhum Hakkı Amcamıza ALLAH’tan gani gani rahmet diliyoruz. Geride kalan ailesine, ASLAN kardeşlere ve tüm köylülerimize başsağlığı diliyoruz.

Cenaze yarın ASLANPAŞA Camiinden öğle namazından sonra kaldırılacaktır.

????????????????????????????????????

Hafız Kâmil Çelebi Hakkın Rahmetine Kavuştu

Hafız Kâmil Çelebi Hoca bugün [07.02.2015 Cumartesi] geçirdiği bir kalp krizi sonrasında hakkın rahmetine kavuşmuştur. Hafız Kâmil hocamıza Allah rahmet diliyoruz, mekanı cennet olsun inşallah.

Başta eşi Aynur yenge olmak üzere, çocukları Elif, Gülsüm, Lebibe, Hüsrev, Nasuhi, Sait ve Muharrem Çelebiye Allahtan sabr-ı cemil niyaz ediyoruz.

Hafız Kâmil Hocanın cenaze namazı, Pazartesi günü [09.02.2015] öğle namazına müteakip İstanbul Karacaahmet Şakirin Camiinde kılınacak olup naaşı Karacaahmet Mezarlığına defnedilecektir.

İrtibat Tlf:
0 216 452 4961
Hüsrev Çelebi 0 535 260 2282
Nasuhi Çelebi: 0 555 397 6687

Ayşe Candan Ablamız Vefat Etti

Bursa’da yaşayan köylülerimizden Eşref Emigilin Emin Candan’ın muhterem eşi Ayşe ablamız bu gün Hakkın rahmetine kavuştu.

Merhumeye Cenab-ı Hakktan gani gani rahmet dilerken geride kalan başta eşi Emin amca ve çocukları Kadir, Mürsel, Yavuz ve Adem kardeşlerimize ve diğer yakın akrabalarına başsağlığı diliyoruz.

Allah sebırlar versin.

NOT: Cenaze yarın (12.01.2015 pazartesi) ikindi namazının ardından Gürsu Zafer Camisinden kaldırılacaktır.

Hasan Çelebi Hocamıza Saygı Gecesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hattat Hasan Çelebi’ye Saygı Gecesi”ne Katıldı (12.12.2014)

Üsküdar Belediyesi tarafından düzenlenen “Hattat Hasan Çelebi’ye Saygı Gecesi’ne katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hat sanatının sadece güzel yazı olmadığını; büyük ve kadim bir medeniyetin, sınırları olmayan bir coğrafyanın ortak dili olduğunu vurgulayarak, “Bizim medeniyetimiz hattat Hasan Çelebi hocamızın engin gönlündeki birikimdir. Ona baktığımızda sadece hat sanatını değil, bütün medeniyeti görürüz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Üsküdar Belediyesi tarafından düzenlenen “Hattat Hasan Çelebi’ye Saygı Gecesi”ne katıldı.

Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen törende yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, Üsküdar Belediye Başkanı ve çalışma arkadaşlarına, önemli ve anlamlı geceyi düzenledikleri için şükranlarını dile getirdi.

“BİZİM MEDENİYETİMİZ HATTAT HASAN ÇELEBİ HOCAMIZIN ENGİN GÖNLÜNDEKİ BİRİKİMDİR”

Adına düzenlenen bu merasim vesilesiyle Hattat Çelebi’ye hürmetlerini sunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Allah’tan sağlıklı, uzun ve hayırlı nice ömür dilediğini kaydederek, “Hocam, elinize sağlık, gönlünüze sağlık, yüreğinize sağlık. Allah sizden razı olsun. Rabbim bir ömür boyu mürekkeple, kalemle, kamışla, kâğıtla dostluk yapmış o parmaklarınıza güç, kuvvet versin. Rabbim bir ömür boyu harflerin sırrının peşinde koşmuş, harflerin sırrına vakıf olmuş ve harflerle sırdaşlık yapmış yüreğinizden ferahlığı hiç ama hiç eksiltmesin. İnşallah ömrünüz boyunca öğrettiğiniz her bir harf için Rabbim size misliyle mukabele etsin, muamele etsin. Sadece yazdığınız, okuduğunuz, öğrettiğiniz harfler için de değil, sizin hatta döktüğünüz ve okunmasına vesile olduğunuz her bir harf için de Rabbim inşallah size misliyle ecir versin. Sürekli ‘bizim medeniyetimiz’ diyoruz ya. Bizim medeniyetimiz hattat Hasan Çelebi hocamızın engin gönlündeki birikimdir” dedi.

“HAT SANATI SADECE BİR YAZI DEĞİL, AYNI ZAMANDA BU COĞRAFYANIN ORTAK DİLİDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, adeta medeniyetin ete kemiğe bürünerek Hattat Hasan Çelebi olarak görüldüğünü, Çelebi’ye bakıldığında sadece hat sanatının değil, bütün medeniyetin görüldüğünü kaydetti. Van Merkez Camisi ile Üsküdar Selami Ali Camisi’nin ortak yanının kıblesi ve Çelebi’nin hatları olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eskişehir’de Reşadiye Cami ile Medine-i Münevvere’de Ravza-i Mutahhara’nın ortak yanı ezanıdır, bir de hattat Hasan Çelebi’nin hatlarıdır. Kazakistan Almatı Camii’nde de onun el emeği vardır. Belçika Yunus Emre Camii’nde de onun göz nuru vardır. Hocası merhum Hamid Aytaç’ın mezar taşında da Mihrimah Sultan’ın Eyüp Sultan’daki kabrinin kitabesinde de onun ustalığı vardır” diye konuştu. Hat sanatının sadece güzel yazı olmadığını, coğrafya, harita ve büyük bir medeniyetin, kadim bir medeniyetin, sınırları olmayan bir coğrafyanın ortak dili olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, batılı bir aydının, “Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır” sözünü hatırlatarak, “Diliniz neyse, dünyanız da odur” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kullanılan kelimelerin, kurulan cümlelerin sayısı neyse kişinin dünyası, tefekkürü ve tasavvurunun da o olduğunu söyledi.

“DİL; MEDENİYETİN, HAFIZANIN VE MİLLET OLABİLMENİN ANA VASFIDIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dil sadece iletişim aracı demenin büyük bir haksızlık olduğunu belirterek, “Dil medeniyettir, gönüldür. En önemlisi de dil hafızadır. Çocukluğunuzu, bebekliğinizi bir hatırlamaya çalışın. Belli bir yaşın altında hiçbir şey hatırlayamadığınızı göreceksiniz. Çünkü dil yoksa hafıza yoktur. Bebek ne zaman ki dili öğrenir, kullanmaya başlar, işte o zaman kaydetmeye, hafızaya yazmaya başlar. Sadece bebekler için değil, dil milletler için de hafızadır. Merhum Cemil Meriç diyor ki: ‘Milletin ana vasfı devamlılıktır’. Dilde, terbiyede, gelenekte devamlılık. Dil; medeniyetin, hafızanın, millet olabilmenin ana vasfıdır. Bir toplumdan dilini alırsanız, o toplumun milliyetini, medeniyetini, hafızasını da almış olursunuz. Bunun bedelini çok ağır ödemiş bir millet olarak bunu söylüyorum. Bir toplumun diline kastederseniz, o toplumun dinine, kültürüne, sanatına da edebiyatına da kastetmiş olursunuz” dedi.

“ONCA SALDIRIYA RAĞMEN ARAPÇA, OSMANLICA, KÜRTÇE VE TÜRKÇE HAYATTADIR”

Birinci Dünya Savaşı’nın yıl dönümü olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çok kan aktığını, çok masumun katledildiğini, sınırların yeniden çizildiğini, yeni bölgeler icat edildiğini, yeni sömürü alanlarının ihdas edildiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün bunların gelip geçebileceğini, bu düzenlemenin, bu kurgunun bozulacağını ifade ederek, “Ama o süreçte çok geniş bir coğrafyanın diline ve kültürüne de kastedilmiş, dil ve kültür üzerinde de kurgular yapılmak istenmiştir. İşte en tehlikelisi de budur. Allah bizi bundan muhafaza buyursun. Âlemlerin Rabbi Allah’a hamdolsun, bizi bundan muhafaza buyurmuştur. Yapılan onca saldırıya rağmen Arapça, Osmanlıca, Kürtçe hayattadır. Onca saldırıya rağmen Allah’a hamdolsun, Türkçe hayattadır. Örselenmiş, törpülenmiş olabiliriz. Acımasızca hızarlardan, değirmenlerden geçirilmiş, öğütülmeye çalışılmış olabiliriz. Ama dilimiz, dillerimiz büyük bir millet olmamızı temin edecek şekilde dimdik ayakta, dimdik hayattadır” diye konuştu.

TÜRK DÜŞÜNCESİNİN GEÇMİŞİ, BUGÜNÜ VE GELECEĞİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merhum Cemil Meriç’ten, “600 yıldır cerrahi bir ameliyatla içtimai uzviyetinden koparılıp atılınca Türk düşüncesi boşta kalmıştır. Çünkü Batı’ya da tutunamamış, sırtını Batı tefekkürüne de dayayamamıştır. Uydurca ile bir ‘Hürriyet Kasidesi’, bir ‘Sis’, hatta bir ‘Erenlerin Bağından’ yaratılabilmesi için en az bir 600 yıla daha ihtiyaç var” şeklinde alıntı yaparak, “Evet çok büyük bir tahribat yaşanmıştır. Ama inanıyorum ki 600 yıla gerek kalmadan bu büyük tahribatı, bu büyük millet yeni nesillerle, genç nesillerle inşallah telafi edecektir. Babalarımız, dedelerimiz, yerde yazılı bir kâğıt gördüklerinde alırlardı, öperlerdi; adeta bir ekmek gibi onu muhafaza eder, ya da yüksekçe bir yere koyarlardı, çok kimsenin bununla alay etti, buna istihza ile yaklaştı, ‘Anlamını bilmediği kâğıdı Kur’an zannedip öpüyorlar’ diye çok kişi bu güzel gelenekle dalga geçtiler. Anlamadıkları şu¸ bu millet yazıya, hatta kaleme, kâğıda muhtevası her ne olursa olsun, hürmet gösteren bir millettir. Arapça ya da Osmanlıca harfler olduğu için değil, o, yazı olduğu için yerden alır, öper, yüksek bir yere koyarlardı. Manasını bilseler de, bilmeseler de okuyabilseler de, okuyamasalar da yazı onlar için muhteremdi, mübarekti” diye konuştu.

“CEHALETİ YOK EDEN İDRAK, İRFAN, AHLAK VE HİKMETTİR”

Erdoğan, “Bizde neden kitap, gazete okunmuyor?” diye zaman zaman tartışıldığını hatırlatarak, “Acaba yazıya gösterilen o hürmetin yitirilmiş olmasından olabilir mi? Bizde okuma yazma bilmeyene cahil denmez. Cahil başka bir şeydir, ümmi başka bir şeydir. Haşa, Hazreti Peygamber (as) okuma yazma bilmiyordu, yani ümmi idi. Cehaleti yok eden okuma yazma bilmek değildir, mektep medrese görmek değildir, kitaplar okumak, diplomalara sahip olmak değildir. Cehaleti yok eden idraktir, irfandır, ahlaktır ve hikmettir. Aramızda isminin başında profesör unvanı olan hocalarım var, tenzih ederim. Fakat Osmanlıca’nın bir yazı şekli olduğunu bilmeyen, Osmanlıca ile Türkçe’nin farklı iki dil olduğunu zanneden çok sözümona, okumuş görürsünüz. Meseleye yine de müspet cepheden bakmakta fayda var. Hafızamızı, damarlarımızı, köklerimizle olan irtibatımızı koparmaya yönelik tüm gayretlere rağmen Allah’a hamdolsun, dilimiz gibi tarihimizle aramızda köprümüz olan yazımız da ayakta kalmış, hayatta kalmış, bugünlere ulaşabilmiştir.”

“BİZİM MEDENİYETİMİZ SEVGİ VE AŞK MEDENİYETİ OLDUĞU KADAR AYNI ZAMANDA MEŞK MEDENİYETİDİR”

Hattat Hasan Çelebi’nin sadece hattat olmadığını, onun aynı zamanda “bu medeniyeti dipdiri ayakta tutan, geçmişten alıp bugüne taşıyan bir pınar, bir kaynak” olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hattat Hamid aynı şekilde ömrünü bir medeniyetin diri kalmasına vakfetmiş gerçek bir kahramandır. Bizim medeniyetimiz, kılıçlarla şekillenmiş değil, kalemle, kağıtla, mürekkeple, hokkayla şekillenmiş bir medeniyettir. Bizim medeniyetimiz, sevgi medeniyeti, aşk medeniyeti olduğu kadar, aynı zamanda meşk medeniyetidir. Şunu hiçbir zaman unutmayacak ve hiçbir zaman unutturmayacağız; Kur’an-ı Kerim Mekke’de nazil olmuş, Kahire’de okunmuş, İstanbul’da, bu topraklarda yazılmıştır” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’un yazının merkezi, her köşesiyle yazı ve hat olduğunu dile getirerek, “Dünyada hangi millet vardır ki medeniyetinin üzerine inşa edildiği yazıyı okuyamaz? Var mı böyle bir millet? Dünyada hangi millet vardır ki dedesinin mezar taşını okuyamaz? Dünyada hangi millet vardır ki iftihar ettiği şairleri, yazarları, münevverleri, âlimleri ilk kaynağından öğrenemez? Dünyada hangi millet vardır ki yazının merkezi bir şehirde devasa arşivlerde bulunan milyonlarca belgeleri okuyamaz?” diye sordu ve “George okur, Hans okur ama Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin okuyamaz” dedi.

“KİMSE OSMANLICADAN, OSMANLICANIN ÖĞRENİLMESİNDEN VE ÖĞRETİLMESİNDEN KORKMASIN”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün bile evlerimizin kapısına yazılan ‘Ya hafız’ lafzını okuyamayan, anlayamayan bir nesil düşünülebilir mi?” diyerek sözlerine şöyle devam etti: “Hamdolsun, milletiz ki içimizden en azından bazıları bunları okuyabiliyor, içimizden bazıları okuyacak talebeler yetiştirebiliyor. Fakat bu bize yetmez. Hiç kimse bundan farklı manalar çıkarmaya kalkışmasın. Meseleyi farklı zeminlere çekip, böyle hayati bir meseleyi hiç kimse kör ideolojik bir zeminde lütfen ele almasın. Hele hele dedesinin mezar taşını okuyamıyor olmaktan mahcup olmak yerine, ‘Ne yapacağım mezar taşını okuyup da’ deyip, hiç kimse kompleksini böyle cesaretle lütfen itiraf etmesin. Bırakın bu üslubu müstemlekeciler, oryantalistler kullansın. Bu milletin evladı, bu toprağın evladı dedesiyle, ecdadıyla kendi öz medeniyetiyle irtibat kurmaya yönelik her gayret karşısında azıcık da olsa heyecan duyar. Ne diyorlar? ‘El uzaya gidiyor, biz Osmanlıca’yı tartışıyoruz’ diye meseleyi sulandırmaya çalışanlar var. Eğer sen yüzlerce yıllık hafızanı, birikimini, medeniyetini siler atarsan, işte sadece başkalarının uzaya gidişini seyredersin. Mesele budur. Üstelik daha nice asırlar boyunca da seyretmeye devam edersin. Kimse Osmanlıcadan, Osmanlıcanın öğrenilmesinden ve öğretilmesinden korkmasın. ‘Bana bir harf öğretenin kölesi olurum’. Bizim anlayışımız budur. Bizim çocuklarımız bırakalım bizi öğrensinler. Biz o imkânlara nail olamadık, en azından çocuklarımız, torunlarımız o imkanlara nail olsun. İstanbul’a belediye başkanı olduğum andan itibaren açtığımız kurslarda bunları başlattık. Eski yazı yoktur, eskimeyen yazı vardır. Bunu öğretmeye başladık. Bırakalım çocuklarımız o eskimeyen yazı ile yeniden buluşsunlar.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hattat Hasan Çelebi’nin Erzurum’un Oltu ilçesinden yola çıktığını, dayandığını, direndiğini, sabrettiğini, sebat ettiğini, her yasağa, her engele, her darbeye hatta sürgüne rağmen o eskimeyen yazıyı bugüne kadar taşıdığını, onun gibi nice kahramanın eskimeyen yazıyı bugünlere taşıdığını anlatırken, “İnanıyorum ki Osmanlıcanın daha yaygın öğretilmesi, en çok da onlar için büyük bir mana taşıyor. Hayatlarını ve hürriyetlerini verdikleri bir davanın bugün yeniden özgürlüğüne kavuşuyor olması, inanıyorum ki en çok da hattatlarımızı umutlandırıyor” dedi.

“MEDENİYETİMİZİN TEMELİ OLAN ESKİMEYEN YAZIYI HALA MUHAFAZA EDİYORSAK, BU SİZİN DAVANIZIN ESERİDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan Hattat Hasan Çelebi’ye şunları söyledi: “Bugün eğer 77 milyon bir tek milletsek, bu sizin, sizlerin sabrınızın, sebatınızın bir eseridir. Bugün eğer medeniyetimizin temeli olan eskimeyen yazıyı hala muhafaza edebiliyorsak, bu sizin sarsılmaz, o ısrarcı davanızın eseridir. Bir kez daha Allah sizlerden razı olsun. Bir kez daha sizin gibi bu davaya gönül verenlerden Allah razı olsun. Bu davaya bir ömür adadığınız kadar talebe yetiştirdiğiniz için sizden, diğer hocalarımızdan, ahirete irtihal etmiş tüm hocalarımızdan da Allah razı olsun. Bugün eğer büyük Türkiye, yeni Türkiye diyebiliyorsak, gelişen, değişen Türkiye diyebiliyorsak, 77 milyonun birliğini, beraberliğini, kardeşliğini daha güçlü vurgulayabiliyorsak, tüm dünyada mazlumların sesi, nefesi olabiliyorsak, bunda hiç şüphesiz sizin dava sebatınızın ve sabrınızın tesiri vardır. Hani yıllarca Rabbi Yessir yani ‘Rabbim Kolaylaştır’ ayet-i kerimesini meşk etmişsiniz ya inanın boşuna değil. O dualar ki işte bizi bugünlere ulaştırdı. Rabbim sizi ve sizin gibi aşk ustalarını, meşk ustalarını, medeniyet mimarlarını bu milletin başından eksik etmesin. Hiç endişeniz olmasın, Allah’ın izniyle asırlar da geçse o hani ‘Edeb ya hu’ yazan, ‘Hiç’ yazan, ‘Ya hafız’ yazan eskimeyen yazılarınız, medeniyetimizin levhaları olarak kalmaya devam edecek. Bir kez daha Allah’tan sizlere uzun, hayırlı, sağlıklı ömür niyaz ediyorum. Cezaevinden çıkarken gene bir üstadımız bana bir tablo getirmişti. Orada da şu yazıyordu, ‘Bu da geçer ya hu’ diyordu. Hamdolsun geçti” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Üsküdar Belediyesi’ni etkinlikten dolayı tebrik etti.

Hattat Hasan Çelebi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Allah bütün işlerinizde yardımcınız olsun” Hadis-i Şerifinin yazılı olduğu bir hat tablosunu hediye etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Hattat Hasan Çelebi’ye bir plaket verdi.

Kaynak: http://www.tccb.gov.tr/

Anam

RAHMETLİ MUSTAFA ALTAŞ AMCADAN BİR ŞİİR

Rahmetlik Mustafa dedem bizim evde âşıkları dinlerdi. Bende ona bir gün babamın yazdığı “ANAM” şiirini okudum. Şiiri çok beğendi. “Benim de anama yazdığım bir şiir var.” dedi. Ben de kâğıt kalemi elime aldım. O söyledi, ben yazdım.

Atılhan Acar

ANAM
Altı yaşında kaybettim babamı.
Anam çalıştırdı kürek yabamı;
Sattı öküzü, koştu arabamı.
Küçükken kıymetin bilmedik anam.

Dedi, yavrum ben görmüştüm rüyamı.
O çalıştı dağıtmadı yuvamı;
Arı oldu, bal doldurdu kovamı,
Türlü çiçeklerden derledin anam.

Geçim için çayır, tarla dolaştık;
Yağmurlara, dolulara karıştık.
Annem ile güle güle çalıştık,
Bir gün yüzün ekşi görmedim anam.

Bazen olur kulağımı bükerdin,
Çifti sürer, tohumları ekerdin.
Her dem ağlar, gözyaşını dökerdin;
Dahi bir gün olsun gülmedin anam.

Sakın of deme annene karşı!
Piri fani olmuş ağarmış başı.
Artık doksan beşi geçiyor yaşı,
Daha yüz yaşına girmedin anam.

Kulakları işitmez, duman gözleri.
Her zaman doğruydu onun sözleri.
Yürümez ayaklar, yorgun dizleri;
Dünyada murada ermedin anam.

Mustafa Altaş anana iyi bak!
Yemeğini yedir, sobasını yak,
İncitme gönlünü, hizmetine bak;
Fatma Ana’ya komşu olasın anam.

Mustafa altaş

Ali Akçay Hakka Yürüdü

Köyümüzün büyüklerinden Ali Akçay (Garaligilin) bugün (21.09.2014) geçirdiği kalp rahatsızlığı sonucu Hakkın rahmetine kavuşmuştur.

Kendisine Allahtan rahmet, başta oğulları Güven, Muammer ve Hasan olmak üzere geride kalan tüm aile efradı ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Mekanı cennet olsun.

Mor Menekşe Boyun Eğmiş, Gül Kızarmış…

Musa Akyüz kardeşimiz bize çiçeği burnunda taze görüntüler getirmiş. Fotoğraflar fazla olduğu için ben de parça parça koymaya karar verdim.
İlk önce çiçekler.
Musa hocaya teşekkürler.

id474-100_4998 (600x450)
id474-100_4963 (600x450)
id474-100_4845 (600x450)
id474-100_4983 (600x450)
id474-100_4893 (600x450)
id474-100_4846 (600x450)
id474-100_4966 (600x450)
id474-100_4892 (600x450)
id474-100_4959 (600x450)
id474-100_4977 (600x450)
id474-100_4844 (600x450)
id474-100_4889 (600x450)
id474-100_4907 (600x450)
id474-100_4965 (600x450)
id474-100_4935 (600x450)
id474-100_4968 (600x450)
id474-100_4972 (600x450)
id474-100_4967 (600x450)
id474-100_4971 (600x450)
id474-100_4991 (600x450)
id474-100_5016 (600x450)
id474-100_5009 (600x450)
id474-100_5008 (600x450)
id474-100_5012 (600x450)
id474-100_4677 (600x450)
id474-100_5014 (600x450)
id474-100_5026 (600x450)
id474-100_4999 (600x450)
id474-100_4802 (600x450)
id474-100_5017 (600x450)
id474-100_5011 (600x450)
id474-100_4752 (600x450)
id474-100_4616 (600x450)
id474-100_4837 (600x450)
id474-100_4638 (600x450)
id474-100_4578 (600x450)
id474-100_4772 (600x450)
id474-100_4998 (600x450) id474-100_4963 (600x450) id474-100_4845 (600x450) id474-100_4983 (600x450) id474-100_4893 (600x450) id474-100_4846 (600x450) id474-100_4966 (600x450) id474-100_4892 (600x450) id474-100_4959 (600x450) id474-100_4977 (600x450) id474-100_4844 (600x450) id474-100_4889 (600x450) id474-100_4907 (600x450) id474-100_4965 (600x450) id474-100_4935 (600x450) id474-100_4968 (600x450) id474-100_4972 (600x450) id474-100_4967 (600x450) id474-100_4971 (600x450) id474-100_4991 (600x450) id474-100_5016 (600x450) id474-100_5009 (600x450) id474-100_5008 (600x450) id474-100_5012 (600x450) id474-100_4677 (600x450) id474-100_5014 (600x450) id474-100_5026 (600x450) id474-100_4999 (600x450) id474-100_4802 (600x450) id474-100_5017 (600x450) id474-100_5011 (600x450) id474-100_4752 (600x450) id474-100_4616 (600x450) id474-100_4837 (600x450) id474-100_4638 (600x450) id474-100_4578 (600x450) id474-100_4772 (600x450)

Köyüm Seni Hiç Unutur muyum?

Horoz sesleriyle uyandığım
Uyanıp da seyrine daldığım
Her daim sitayişle andığım
Köyüm seni hiç unutur muyum?

Çaşırını, yemliğini, kuzukulağını
Vahşi çiçeklerin öz verdiği balını
Çivil peynirini, hele sarı yağını
Köyüm seni hiç unutur muyum?

Hıngelini, Kuymağını, tirit aşını
Çocukken çok sevdiğim haşılı
Camuşun Tumbuni, Düdülüz Taşını
Köyüm seni hiç unutur muyum?

Ormanından yayılan temiz nefesi
Minarenden yükselen o billur sesi
Ayrı güzelliğe sahip her bir köşesi
Köyüm seni hiç unutur muyum?

Dağın sırttan gördüğüm manzarayı
Zirveye çıkınca attığım narayı
Bende hatıra bıraktığın yarayı
Köyüm seni hiç unutur muyum?

Şehitlere gönül vermiş Akdağ’ını
Mağara Başını, At meydanını
Soğuk gözelerini, içli pınarlarını
Köyüm seni hiç unutur muyum?

Çakmak taşının mısırlarını
Calasından dokunan hasırlarını
Nakışlarda kızların sakladığı sırrı
Köyüm seni hiç unutur muyum?

Oyuncak yaptığımız şekilli taşları
Can ciğer olduğumuz arkadaşları
Yaşadığımız masum, çocukça aşkları
Köyüm seni hiç unutur muyum?

Değirmende uyuduğum o tatlı uykuyu
Orta Pungar’da içtiğim soğuk suyu
Gölyerinde çektiğim mis gibi kokuyu
Köyüm seni hiç unutur muyum?

Postaya gittiğimiz akşamları
Herfene basınca yaşananları
Oraya buraya kaçışanları
Köyüm seni hiç unutur muyum?

Hodaklık yaptığımız neşeli günleri
Heybemize koyduğumuz dürümleri
Çeşmeden su taşıdığımız güğümleri
Köyüm seni hiç unutur muyum?

Kızak kaydığımız o kışları
Yaptığımız şakaları, muzip işleri
Her biri bir yiğit Dadaşları
Köyüm seni hiç unutur muyum?

Top oynadığımız çayırları
Telhaç topladığımız bayırları
Coşkuyla geçen o güzel yılları
Köyüm seni hiç unutur muyum?

Yağmur çatılara çıt çıt vururdu
Pus iner göz gözü görmez olurdu
Yüz metreden gördüğüm Cıllik Kurdu
Köyüm seni hiç unutur muyum?

Dedemlerle geçirdiğim yazları
Kesip billi yaptığım sazları
Sende tattığım onca hazları
Köyüm seni hiç unutur muyum?

Bunca hatıra bıraktım sende
Şimdi uzaktayım, gurbet elde
Koşarak gelirim, yeter ki gel de
Köyüm seni hiç unutur muyum?

Köyüm! Köylerin İncisi İNCİ köyüm
Köküm sende, senden olacak soyum
Ne derlerse desinler ben işte buyum!
Köyüm seni hiç unutur muyum?

abdullah acar / 28.04.2014-Ankara

Özleyenlere Gelsin…

İzmirden Musa AKYÜZ kardeşimizin gönderdiği fotoğrafları paylaşıyoruz.
Kendisine teşekkür ediyoruz.

ozleyenlere_gelsin (1)
ozleyenlere_gelsin (2)
ozleyenlere_gelsin (8)
ozleyenlere_gelsin (5)
ozleyenlere_gelsin (6)
ozleyenlere_gelsin (3)
ozleyenlere_gelsin (4)
ozleyenlere_gelsin (7)
ozleyenlere_gelsin (9)
ozleyenlere_gelsin (10)
ozleyenlere_gelsin (16)
ozleyenlere_gelsin (14)
ozleyenlere_gelsin (12)
ozleyenlere_gelsin (11)
ozleyenlere_gelsin (13)
ozleyenlere_gelsin (15)
Köyümüz
ozleyenlere_gelsin (17)
ozleyenlere_gelsin (19)
ozleyenlere_gelsin (23)
ozleyenlere_gelsin (20)
ozleyenlere_gelsin (21)
ozleyenlere_gelsin (22)
ozleyenlere_gelsin (24)
ozleyenlere_gelsin (25)
ozleyenlere_gelsin (1) ozleyenlere_gelsin (2) ozleyenlere_gelsin (8) ozleyenlere_gelsin (5) ozleyenlere_gelsin (6) ozleyenlere_gelsin (3) ozleyenlere_gelsin (4) ozleyenlere_gelsin (7) ozleyenlere_gelsin (9) ozleyenlere_gelsin (10) ozleyenlere_gelsin (16) ozleyenlere_gelsin (14) ozleyenlere_gelsin (12) ozleyenlere_gelsin (11) ozleyenlere_gelsin (13) ozleyenlere_gelsin (15) Köyümüz ozleyenlere_gelsin (17) ozleyenlere_gelsin (19) ozleyenlere_gelsin (23) ozleyenlere_gelsin (20) ozleyenlere_gelsin (21) ozleyenlere_gelsin (22) ozleyenlere_gelsin (24) ozleyenlere_gelsin (25)

Hacı Seferi Kaybettik

Köyümüzün renkli simalarından Hacı Mehmet Acar, bildiğimiz adıyla Sefer Hacı, bu sabah geçirdiği kalp krizi sonucu rahmeti Rahmana kavuşmuştur.

Kendisine Allahtan rahmet, başta oğulları, İlhami, Yüksel ve Hikmet olmak üzere tüm aile efradı ve yakınlarına da baş sağlığı diliyoruz. Mekanı cennet olsun.

« Daha eski yazılar Daha yeni yazılar »

© 2025 iNCi KöYü