Bu güzel çiçek resimlerini çeken Kadir Altaş ve Taha Altaş’a teşekkür ederiz.
Bu güzel çiçek resimlerini çeken Kadir Altaş ve Taha Altaş’a teşekkür ederiz.
Neşemiz, umudumuz, geleceğimiz olan çocuklarımız…
Güven Akçay’ın arşivinden seçtiklerimizi bu bölümde sizlerle paylaşıyoruz.
Musa Akyüz’ün arşivinden seçtiklerimizi bu bölümde sizlerle paylaşıyoruz.
“93 Harbinde(1) Ruslar Oltu”ya kadar işgal etmişlerdi. Rus ve Osmanlı sınırı köyümüzün iki kilometre doğusundan çizilmişti. Rusların dikmiş oldukları sınır taşları hala durmaktadır.(2) I. Dünya Harbi çıktığı zaman Rusların, bütün doğu illerimizi işgal edecekleri söylentileri yayılmaya başladı. Hepimiz kuşkulandığımız için köyümüzü boşaltmaya karar verdik. Bir gece bütün eşyalarımızı arabalara yükleyerek, hayvanlarımızı da önümüze kattıktan sonra yola koyulduk. Uzun bir yolculuktan sonra Akdağ’ın eteğinde ormanlığa yerleştik. Burada dört gün kalmıştık ki, işgal haberinin asılsız olduğunu öğrendik. Tekrar köyümüze döndük, iki hafta sonra Rusların köyümüze doğru gelmekte olduklarını öğrendik. Fakat bu haberin de asılsız olacağını düşünerek köyden ayrılmadık.
Devamını oku
Rahmetli Emrah Aksu’nun oğlu Ömer Aksu’nun eşi hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 13 Aralık 2009 Pazar günü öğle namazına müteakip Yenidoğan Mahmudoğlu camiinden kaldırılmıştır.
Gürsu Mezarlığına defnedilen merhumeye Allahtan rahmet yakınlarına sabrı cemil niyaz ederiz.
Ömer Aksu İrtibat Tel: (535) 654 37 xx
Köylülerimizden İsmail Aksu soba zehirlenmesi sonucu üç gün yoğun bakımda kalmış, dört günlük tedavi sonucunda 14 Aralık 2009 Pazartesi günü hastaneden taburcu edilmiştir. Kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
“Kırmızı Gül Demet Demet adlı Erzurum türküsünün iki farklı gerçek hikâyesi rivayet edilir.” demiş savaş yıllarına dayanan birinci hikâyeyi nakletmiştik.
İkincisine gelince; bu hikâye fakirlik ve hasretlik hikâyesidir. Birincisi gibi bu da oldukça dramatik bir olaya dayanır. Olay şöyledir:
Erzurumlu bir ana, bilemediğimiz nedenlerle kocasını kaybetmiş ve küçük çelimsiz bir oğluyla kala kalmıştır. Fakirlik o kadar büyüktür ki ne yapsın ne etsin. Aynı durumdaki her ananın yaptığı gibi dantel, çorap, kazak, elişi örmeye başlar. Bunlarla geçimini sağlayacağını düşünür. Fakat Erzurum?da bunları satacak kimse yoktur. Çünkü herkes kendi örgüsünü örmektedir.
Devamını okuBayram tatilinde Gürsu’da İnci köylü gençlerin yaptığı maçta Hıros statlarında top koşturan gençler farklı galibiyet aldı.
Bayramın ikinci günü gece saat 01-02 arasında Gürsu halı sahada yapılan maçta Hıros Spor, Gürsu Beşinciler Spor’a tam 13 gol atarak bir rekor kırdı. Hıros Spor kalesinde 6 gol gördü. Bu gollerden birini kendi kalesine atarak Beşinciler Spor’a yardımcı olmaya çalıştı.
Devamını oku
Aşımızı, ekmeğimizi, soframızı… Hüznümüzü, acımızı, yalnızlığımızı paylaştığımız; birlik ve beraberliğimizi, kardeşlik ve dostluğumuzu en sıcak şekilde hissedeceğimiz mübarek Kurban Bayramınızı tebrik eder, mutluluklar dilerken sözü de şaire bırakıyoruz.
Can bula Cânânını
Bayram O Bayram ola
Kul bula Sultanını
Bayram O Bayram ola.
Hüzn-ü keder def ola
Dilde hicap ref ola
Cümle günah ef ola
Bayram O Bayram Ola.
Lütfi Ya Lütfü Kerim
Erişe Rahmü-Rehim
Bermurad ede fehim
Bayram O Bayram Ola.
22 Kasım Pazar günü Bursadan ve İstanbuldan bir grup köylümüz T.B.M.M. Yalova Termal kaplıcalarında çalışan köylümüz Kadir Altınokun daveti üzerine Termal tesislerinde buluştular. Aynı gün içerisinde piknik ve sonrasında termal kaplıcalarında güzel bir gün geçiren köylülerimiz bu arada oyun oynamayı da ihmal etmediler. En büyük şansları havanın bahardan kalma bir gün olmasıydı.
İnci Köyü Muhtarımız İsmail Altaşın talihsiz bir kaza geçirdiğini öğrendik. Evinde tadilat yaparken kolu kapı camına çarparak kesilmiş, Oltu Devlet Hastanesinde dikiş atılmıştır. Kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, acil şifalar diliyoruz.
Allah hepimizi görünmez kaza ve belalardan korusun.
Değirmen üstü çiçek
Oy gızlar naz eyleme
Orak getir gül biçek
Ölürem kızlar naz eylemeDeğirmenin bendine
Oy gızlar naz eyleme
Döner kendi kendine
Ölürem kızlar naz eylemeDeğirmen üç dolanur
Oy gızlar naz eyleme
Suyu sarhoş dolanur
Ölürem kızlar naz eyleme
Gelberi yar gelberi
Gel gönlümün dilberi
Gerdandan akan teri
Şerbet eyle ver beriGüvercin vurdum kalkmaz
Kanı sel oldu akmaz
Benim sevdiğim dilber
Dönüp yüzüme bakmazGüvercin havadadur
El deymez yuvadadur
Bir elim yar koynunda
Bir elim duadadur
Çimene çimene basma yarim
Anadan babadan yosma yarim
Bakıp da uyup da el sözüne
Selami mektubi kesme yarimGiderim giderim önüm yeniş
Mendilim mendilim dolu yemiş
Yolladım yolladım yar yememiş
Demiş ken, demiş kendisi yesin
Su gelür kürtügünden
İçilmez köpügünden
Eller ne diyer desin
Geçilmez sevdügündenSu gelür akmayınan
Hargını yıkmayına
İgit yara doyarmi
Bir kere bakmayınanSu gelür harg uyanur
Dağlar yeşile boyanur
Şu benim deli gönlüm
Kimi görse uyanurSu gelür daşa deger
Kirpikler kaşa deger
Sen üzülme sevduğum
Bir gün baş başa değer
Tütün ince savurur
Sevda beni kavurur
Hain düşmanlarımız
Beni de yardan ayırurSigaramın dumani
Yoktur yarin imani
Paşadan emir gelmiş
Seven alsın seveniBu dereye yukari
Kılavuzdur kılavuz
Kız ben seni alıram
Anan galsın yalanuzBu dere aka aka
Kum kalmadı dibinde
Yar sene baka baka
Nur kalmadı gözümde
Tandır, köyümüzün yazları ekmek pişirme mekânıdır. Sıcak ve harareti imleyen bir mecaz olarak çeşitli deyimlerde, atasözlerinde, türkülerde tandıra göndermeler yapılır. Nitekim ?tandırın başı?nda yapılan sohbet gibisi yoktur. Bu hafta sunacağımız türkümüz de ?tandır? mecazından hareketle yârini küstürmüş birinin hasretini anlatmakta. Hasreti o kadar uzun süreli ki tandırda çalışanın eğilip kalkmaktan belinin iki kat olması gibi bekleye bekleye iki kat olmuş ve hasreti o kadar büyük ki müjdeciye bile koç kurban edebilirmiş.
Küçüklüğümüzde Erzurum kadın barlarının karşılıklı söylenen bu vazgeçilmez türküsünün sözlerini sunuyoruz. Okuldaki sıra türkülerinde de kızların kimin söyleyeceği konusunda kavga ettiği bir türkü olduğunu hatırlatmama gerek yok sanırım. (Yad olmak: yabancı olmak; Seyran eylemek: gezinmek, hava almak, gezip görmek).

Tandır yaktım dalınan (le le)
Küsülüyem yârınan.
Yârin gönlünü alim (le le)
Ayvayınan narınan.Tandır yaktım terledim (le le)
Çıktım seyran eyledim.
Deseler yârin gelmiş (le le)
Koçu kurban eyledim.Tandır yaktım tad oldu (le le)
Yar yolların yad oldu.
Yollara baka baka (le le)
Belim iki kat oldu.
Bol yağışlı bir yaz mevsiminden sonra kış kapıya dayandı. Geçtiğimiz cumartesi (31 Ekim 2009) günü başlayan kar yağışı kısa sürede köyümüzün yeşil örtüsünü kapatarak bembeyaz bir görünüm verdi.
Eskiden harmanda buğdayın, arpanın üzerine yağan kar bu sefer güyneste meyveleri vurdu. Güynes’teki daha toplanmamış meyvelerin üzeride böylece karla kaplanmış oldu.
Devamını okuOltu taşı, Ülkemizde Erzurumun Oltu ilçesinin kuzeydoğu kesiminden çıkarılmakta olan yarı değerli bir taştır.
Oltu taşının diğer bir adıda Karakehribardır. Oltu taşı siyah, koyu kahve, sarı, nadiren de gri-yeşilimsi olabir. Bu maden esasında bir karbon bileşenidir, siyah renkli, kolay işlenebilen, bu nedenle de takı ve ziynet eşyası yapımında kullanılır. Genelde bayan takıları ve [tesbih] üretiminde önemli bir yere sahiptir. Yüzyıllardan beri yörede genellikle tek kişilik ve babadan oğla geçen ev-atölyelerde fazla bir değişikliğe uğramadan üretilmektedir. 3213 sayılı Maden Kanununda kıymetli taşlar arasında olduğunun tescili dahi yapılmıştır. Yakın tarihlerden itibaren Gürcistan üzerinden getirilen benzer özelliklerdeki taşlar Oltu taşı adı altında pazarlanmaktadır.Ancak bu taşlar kalitesiz, çabuk kırılganlık özelliğine sahip ve Oltu taşında bulunan siyah ve kahveregimsi özelliklerinin dışındadır. Kalitesinin düşüklüğü sebebiyle piyasaya ucuz olarak sürülmekte bu da hakiki Oltu taşı üretici ve pazarlamacılarının işlerini zorlaştırmaktadır.
Devamını oku“Gülü de Ağlatmışlar” köyümüz şairlerinden Kömürcüoğlu Kadir Altaş’ın şiir kitabının adı. Kitap Bahar Yayınları tarafından 2000 yılında İstanbul’da basılmış.

“Şiirler bilgi edinmek için değil, hissedilmek içindir. Hayatın başlangıcından bitimine kadar yaşatacağımız tek kelime var. O da sevgi?” diyor Kömürcüoğlu kitabının önsözünde.
Devamını oku
Hattat Hasan Çelebi, küçüklüğünden beri kâğıtlara ve yazıya düşkündür. İstanbul?da taş ustası Yusuf Efendi’nin vasıtasıyla Nisan 1964’te Hattat Hamid Aytaç Bey’le tanışır. Bir yazı kalıbını rutubetli bir mermere geçirmeye çalışan Hamid Bey, Çelebi’nin yazı öğrenme isteğini “Görüyorsun çok meşgulüm, ama benim talebem Halim var, ona git, o öğretir.” diyerek geri çevirir.
Devamını oku“Kırmızı Gül Demet Demet” adlı Erzurum türküsünün iki farklı gerçek hikâyesi rivayet edilir.
Birinci hikâye aşağıda sunduğumuz savaş yıllarına dayanan bir hasret hikâyesidir. Daha sonra sunacağımız ikinci ve belki de gerçeğe daha yakın hikâye ise bir fakirlik ve hasretlik hikâyesidir. Bu hikâyelerin her ikisi de oldukça acıklıdır.
Birinci hikâye şöyledir:
Erzurumlu bir ana, Kırım Savaşı?nda asker olan oğlunun yolunu her gün gözlemektedir. İntizar o kadar büyüktür ki, her gün tren garına giderek oğlunun gelen askerler arasında olup olmadığına bakmaktadır. Yine bir gün tren garında oğlunu bekler, vagonlar boşalır, ama gelenler arasında oğlu yoktur. Melül ve mahzun bir şekilde umutsuzca eve döner. Eve girer, oğlunun eşinin yani gelininin odasından erkek sesi gelmektedir. Silahı kapar, kapıdan hışımla dalar dalmaz yatağa ateş eder. Kanlar içindeki yorganı kaldırınca iki ölü beden durmaktadır. Kırım?da Rus gâvurunun şehit edemediği oğlu ve gelini kanlar içindedir. Meğer oğlu, annesi görmeden trenden inmiş ve eve gelmiştir. Ayrılık, sevda, kader ve acı… Ana yıkılır, yüreği alev alır, bütün bunlara türküden başka ne ile dayanabilir ki? Erzurumlu talihsiz ana işte orada ?Kırmızı Gül Demet Demet? ağıtını yakar.
Kaynak: Muzaffer Özdemir, Essah Hikayeleri ile Türkülerimiz,
Tercih Sanat Kitaplık, İstanbul, ty., s.93
Kırmızı gül demet demet
Sevda değil bir alamet
(Balam nenni, yavrum nenni)
Gitti gelmez ol muhannet
Şol Revan?da balam kaldı.
(Yavrum kaldı, balam nenni).Kırmızı gül her dem olmaz
Yaralara merhem olmaz
(Balam nenni, yavrum nenni)
Ol tabipten merhem gelmez
Şol Revan?da balam kaldı.
(Yavrum kaldı, balam nenni).
© 2025 iNCi KöYü